Yerli Malı, Yurdun Malı: Bir Haftalık Değil, Bir Ömürlük Mesele

Hele bir düşünün…

Aralık ayı gelince okulların hali gözünüzün önüne gelsin.
Sınıflarda kurulan sofralar, anaların evden hazırlayıp gönderdiği kekler, çörekler… Bir tabağın kenarına dizilmiş ceviz, fındık… Öğretmenin dilinde o tanıdık söz:
“Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı.”

Biz bunu çocuk oyuncağı sandık belki ama meğer işin özü çok derinmiş.

Resmi adıyla Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası, sadece elma armut yenilen bir hafta değildi. O sofralar, Cumhuriyet’in “kendi yağıyla kavrulma” meselesinin sınıfa sığmış haliydi. Yani mesele karın doyurmak değil, onur meselesiydi.
Ama bugün dönüp baktığımızda, o günlerin tadı damağımızda kaldı, gerçeği ise içimizi burkuyor.

Eskiden Üretirdik, Şimdi Etiket Okur Olduk

Daha dün kendi nohudumuzla, mercimeğimizle övünürdük.
Bugün markette paketi çevirip “menşei neresi” diye bakar olduk.

Bu topraklar bin yıldır bakliyat yetiştiriyor ama şimdi fasulyeyi, mercimeği gemilerle getiriyoruz. Hayvancılık desen ayrı dert… Kırmızı ette dışa bakar hale geldik. Süt, peynir gibi en hassas işlerde bile alarm zilleri çalıyor.

E peki ne oldu da biz, “kendi kendine yeten memleket” olmaktan bu hale düştük?

Toprak betona kurban edildi.
Çiftçi yalnız bırakıldı.
İthalat kolay yol sanıldı.
Üretmek zor geldi, tüketmek marifet sayıldı.

Sonuç ortada…

Tutum ve Yatırım: Laf Değil, Hayat Meselesi
O hafta bize sadece meyve yemeyi öğretmezdi.
İsraf etme derdi.
Birikim yap derdi.
Geleceğini düşün derdi.
Bugün bu sözler nostalji değil, memleket meselesidir.
Kendi gıdasını üretemeyen bir ülke, ne kadar güçlü görünse de ayakta duramaz. Gıda bağımsızlığı yoksa, ekonomik bağımsızlık laf olur.
O yüzden bu haftayı eski defterlerin arasında bırakmayacağız.
Tam tersine, yeniden hatırlayacağız:
Üretici Ayağa Kalkmalı
Tarım ve hayvancılık, lafla değil icraatla desteklenmeli. Çiftçi toprağa küs olmayacak. Devlet bu işi savunma sanayii kadar ciddiye alacak.
Tüketici Uyanık Olmalı
Biz de raflara bakarken aklımızı kullanacağız. Yerli ürünü almak, Elazığ’daki, Anadolu’daki emekçinin sofrasına ekmek koymaktır. Yani mesele ucuzluk değil, geleceğe sahip çıkmaktır.

Velhasıl Kelam

Yerli malı kullanmak sadece alışveriş değildir.
Bu topraklara vefadır.
Çocuğuna bırakacağın mirastır.
Evladımıza israf etmemeyi, birikim yapmayı, kendi üretenine sahip çıkmayı öğretirsek; işte o zaman bu memleket sağlam durur.

Unutmayın;
Yerli malı bir haftalık değil, 365 günlük duruştur.

Üretim güçlüyse, memleket güçlüdür.
Türkiye güçlüyse, hepimizin başı diktir.