Siyaset yapmak zor bir iş. İnsanlar her siyasetçiye kolay kolay prim vermez, yol açmaz.

İsminin kalıcı olmasını isteyen bir siyasetçi öncelikle halkın adamı olmak zorunda. Bunu başaran siyasetçiler oldu. Başaramayanlar tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Bunu birilerini eleştirmek için söylemiyorum. Tam aksine birilerini övmek için söylüyorum, yiğidin hakkını her zaman vermeliyiz.

Merhum büyüğümüz Ali Rıza Septioğlu, eski siyasetçilerimiz Mehmet Kemal Ağar, Ahmet Cemil Tunç, bu şehirde hizmetleriyle iz bıraktı. Halk onlara desteğini verdi, onlar da yıllarca çalıştı, hemşehrilerine, memleketlerine destek oldu.

Olması gereken de buydu. Böyle olunca kahraman olursunuz. Lakin ismini zikrettiğimiz siyasetçilerimiz kahraman oldular. Ama işler her zaman istediğiniz gibi gitmiyor.

Başarıyı kıskananlar, çekemeyenler, önünde tehdit olarak görenler her zaman tek gözü açık uyurlar. Kahramanların ayağına çelme takmak için fırsat kollarlar.

Bir zamanlar kıymetli hemşehrimiz Mehmet Ağar'a yapıldığı gibi.

Emniyet Genel Müdürlüğü ve İç İşleri Bakanlığı döneminde PKK, ASALA gibi terör örgütlerine aman vermeyen Sayın Mehmet Ağar, bir takım iç ve dış mihrakların sinsi planlarıyla alaşağı edilmeye çalışıldı. Siyasetten el çektirilmek istendi. Başarısı engellenmek istendi.

Sayın Ağar çok başarılı ve kararlı bir siyasetçiydi. Susurluk olayı ile patlak veren karalama kampanyası sonrasında Sayın Ağar, önce adalet sonra millet karşında veremeyeceği hiç bir hesabın olmadığını gösterdi. Sine-i millete giden Sayın Mehmet Ağar, 100 Bine yakın oy alarak kahramanlığını bir kez daha taçlandırdı. O süreci kısaca böyle özetlemekle yetinelim.

BU ŞEHRİN UMUDU

Bir kaç dönem sessiz ve ılıman geçen siyaset havası Elazığ'da rehavete neden oldu.

Şehrin ve vatandaşların sorunlarına çözüm noktasında aksamalar oluştu.

İşsizlik sorununa çözüm, şehre sanayi yatırımı bekleyen Elazığ halkı bir arayış içindeydi.

O dönemler temsil yetkisi verilen isimler mutlaka kıymetli isimlerdi ancak, ne yazık ki beklentileri karşılayamıyordu.

TA Kİ BUGÜNE DEK

24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde AK Parti'den milletvekili adayı olan Zülfü Tolga Ağar, şehir için umut oldu. Bir yıldız gibi şehrin üstündeki karanlığa ışık oldu.

Tolga Bey de bütün enerjisi ile baba ocağına hizmet için yola çıkmıştı.  O da çok heyecanlı ve gayretliydi. Yediden yetmişe bütün gönüllere dokundu. Sevgi seli çığ gibi büyüdü.

Nihayetinde seçimlerde vekil seçilen Ağar, o heyecanını bırakmadı. Rehavete kapılmadı. Devraldığı bayrağı en üst seviyelere çıkarmak için kalbi pırpır atıyordu.

Seçimlerin üzerinden henüz 7 ay geçmemişken 24 Ocak 2020'de yaşanan deprem her şeyi alt üst etti. Çok iyi hatırlıyorum ki Sayın Ağar, aylarca bu memlekette yaraların sarılması için elinden gelen tüm gayreti gösterdi.

ŞER ODAKLARI YİNE DEVREYE GİRDİ

Tolga Ağar'ın hizmet azmini ve kararlılığının farkında olan şer güçler, sinsi planlarını bir kez daha devreye koydular.

Çünkü Sayın Tolga Ağar bildiğiniz sade bir siyasetçi değil.

Vatan, millet, bayrak, memleket aşığı bir siyasetçi. Bu da birilerinin kanına dokunuyor. Sayın Tolga Ağar, ülkemizde ve ilimizde iz bırakacak, hizmet edecek bir siyasetçi.

Dolayısıyla Tolga Ağar'ın giderek güçlendiğinin farkına varan şer odakları, hiç bir şey bulamadı, ne çare iftira gibi çirkin bir tuzağa sarıldı.

ELAZIĞ HALKI ÖZ EVLADININ YANINDA

Sayın Tolga Ağar hukuki mücadelesiyle dimdik, alnı açık bir şekilde çirkin iftiraların karşısında durdu.

Elazığ halkı geçmişte olduğu gibi bugün de aşağılık insanların planlarına prim vermedi, elinin tersiyle itti. Öz evladının yanında durdu, sahip çıktı. 

Tolga Ağar Elazığ halkıyla, Elazığ Halkı da Tolga Ağar'la gurur duyuyor.