Pandemi, deprem, ekonomik sorunlar ve savaşlarla geçen ve hepimizi yoran bir yılın ardından 2024 yılını astrolojik olarak değerlendirenler yeni yılda bilim, teknoloji ve uzayla ilgili gelişmelerin öne çıkacağını ve doğal afetlerin artacağını söylüyorlar. 2024 yılında sınavımız sular, denizler ve okyanuslar olacak gibi gözüküyor. Su konusunda özenli ve tasarruflu davranmamız çok önemli. Çünkü dünyamız ciddi bir kuraklık döneminden geçmektedir. Barajlarımız, suyun saklanması, suyun az ve doğru tüketilmesi, tarımda sulama sistemleri ve yeni su kaynakları çok önemli hale geldi. Suyun artık bir güç aracı olarak da kullanılacağı bir döneme girdiğimiz iddia ediliyor. Bu yeni dönemde su aşırı önemli bir hale gelebilir ve hatta su savaşları bile yaşanabilir. Bunun yanı sıra iklim değişikliğinin kendini daha belirgin bir hale getireceği bekleniyor.

İnsanları mutsuz eden bu olumsuz doğa koşullarının yanı sıra geçen yıl başlayan Filistin-İsrail savaşı yeni yılda da İsrail’in hava saldırılarının iyice yoğunlaşacağını gösteriyor. Geçen yılın sonunda 21 bini aşan ölüm sayısı dünyayı tedirgin ediyor. Ancak, astrologların ileriki günlerde çatışmalarda bir yavaşlama olacağı ya da kara harekatının biteceği konusundaki tahminleri, yaşanan bu katliamın sonuna geldiğini işaret ediyor.

Yeni yılda nükleer güç rekabetinde ABD, İran, Rusya ve Çin’in öne çıkması bekleniyor. 3’üncü Dünya Savaşı konusunda bizi nükleer savaş mı bekliyor? sorusu akla geliyor. Bunun dışında bir de nükleer kaza riski öne çıkıyor. (*)

Astrologlar yeni yılda teknoloji ve bilim alanında, özellikle uzay ve yapay zekâ konusunda büyük yenilikler ve keşifler gerçekleşebileceğini tahmin ediyorlar. Uzayda çığır açan keşifler bekleniyor. Denizcilikle ilgili önemli olaylar, deniz yoluyla yapılan keşifler gündeme gelebilir.

Bütün bu astrolojik değerlendirmelerin dışında 2024 ve sonraki yıllarda yeni hayaller ve umutlarla daha iyi ve huzurlu, özellikle barış içinde yaşamak istiyorsak daha akıllı ve gerçekçi olmalıyız. En önemlisi yaşanan sorunlara çözüm bulmalıyız. Örneğin, haklı ve haksızlığı bir tarafa bırakıp, “insanı” öne çıkararak yaşanan savaşlara ve katliamlara dur deyip, açlık ve yoksulluğa acilen çare aramalıyız. Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın 2022 yılı “Eşitsizlik Öldürür” raporuna göre; “Dünyamız eşi görülmemiş bir açlık krizine doğru ilerliyor. Eşitsizlik ve yoksulluk, açlığın ana nedeni olup, herkes için çalışan bir gıda sistemine ihtiyaç var.” Bu açıklamanın çok dikkatli okunması gerektiği görüşündeyiz. Çünkü Yemen nüfusunun yarıdan fazlası, yani yaklaşık 17 milyon insan aç yaşıyor. Batı Afrika ise son on yılın en büyük açlık krizi ile karşı karşıya. Bölgede halen 27 milyondan fazla insan açlık çekiyor. Doğu Afrika’da her 48 saniyede bir kişinin açlık nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Kenya’da 3.5 milyon insan aşırı açlık içinde. Somali, Etiyopya ve Kenya’da aşırı açlık çeken insan sayısı 10 milyondan 23 milyona yükseldi.

Bu çarpık ve olumsuz tablo gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle yoksul ülkeler arasında eşitsizliği ve özellikle gıdaya erişimde yaşanan sorunu açıkça ortaya koymaktadır. Dünyamız bu ve buna benzer sorunlara ve masum insanların katledildiği savaşların son bulmasına çözüm bulmadıkça 8 milyarı aşan dünya insanın hep birlikte mutlu, huzurlu ve barış içinde yaşamasının olanaklı olmayacağı görüşündeyiz.

Kaynakça:

(*) Hande Zeyrek