VALİMİZ DEĞİŞTİ

Eylül ayını dolu dolu geçirdikten sonra, Ekim ayı sakin geçer diye düşünürken, tak sabah kalktık ki vali değişmiş beklenilen bir gelişme mi? Evet çoktandır etrafta böyle bir dedikodu dolanıp duridi ama yine de çok ani oldu. Kısacası uykuda yakalandık. Kalktık ki her şey olmuş bitmiş. ” Atı alan Üsküdar’ı geçmiş”.

Neyse daha olan olmuş. Birileri sevinecek birileri üzülecek. Ben yeni valinin Karadenizli olacağını tahmin edidim, orda aldanmışım. Nasibimize Dadaş düştü.

İşin ilginç bir yanı daha var o da çok sık vali değiştirmemiz. Gelen 47. Valimiz şöyle bir araştırdım. Komşularımız ve bize gelen Valiler sayısına bakınca; Diyarbakır’dan, sonra en çok vali atanan ikinci iliz. Birinciliği kaptırmışız ama çok ümitliyim en kısa sürede birinciliği ele geçiririz.

                                                                         *** 

DÜĞÜN DERNEK

Yavaş yavaş düğün sezonunun sonuna gelik. Epeyidir pandemiden dolayı düğünlere takilmidim. Çağırırlarsa korona var diyek, çağırmazlarsa küsek modundaydım.

Bugünler gitmek zorunda olduğum düğünler olunca erinmeyip gittim. Elazığ’ın düğünleri, siyasete yön verip gündem olunca pür dikkat düğünü izledim.

Dedimki, ‘’hele bir baham, kimler geli kimler gidi? Siyasiler ilgi göri mi?  Alkış aliler mi? Takı töreninde neler oli? ‘’

Dikkatimi çeken ilk olay şu takı törenin de artık anons pek yapilmi. Genelde zarf usulüne dönülmüş. Dönülmeseydi, ben de anons yaptırıp, yarım altın takıp, falan partinin adayıyım diye adımı anons ettirecektim ama, zarf usulünden dolayı bu şansı bulamadım tüh!

Diğer izlenimlerim de şunlar; inanın siyasiler hiç ilgi görmiler. Adları anons edilince hiç kimse oralı bile olmi. Herkes kavurma kadayıfın tadına bahi. Ben siyasi olsam önceden haber yollarım. “Gardaş lütfen benim geldiğimi anons etmeyin” derdim. Hiç değilse milletin rahatını bozmam bir iyilik yapmış olurdum.

Lütfen yanlış anlamayın kimseyi zan altında bırakmak niyetinde değilim. Farkındaysanız çoğul hitap edim. Kısacası millet siyasilerle ve siyasetle ilgilenmi artık.

Dikkatimi çeken bir durum daha oldu. Düğüne gelemeyen siyasilerin telgrafları, mesajları okunduğu zaman bile misafirler tepki vermiler. Hem de önemli siyasilerin mesajlarında bile iktidar muhalefet farketmi ha. Aklınıza yanlış bir şey gelmesin ortaya konuşim.

Düğünde yanımda oturan arkadaş aynen şöyle dedi “Bir Garip Bedo, nasıl düğünden sana bir malzeme çıktı mı?”  Ben de; ‘’çıktı mı ne demek, zaten düğün dernek malzeme demek.’’ Dedim.

Neyse ben de evlenen çiftlerimizi kutlar, ömür boyu mutluluklar dilerim. Allah bir yastıkta kocatsın.

                                                                            ***

ALTIN ZURNA FESTİVALİ

Yıl içerisinde çeşitli festivaller düzenledik. Hepsinin altından da başarıyla çıktık. Salçalı köfte, kısa film, modifiyeli araç festivalleri gibi. Bu festival heyecanları beni baya bir sardı. Birazım hayatımız renklendi, nefes aldık, gerilen siyasi ortamlar yumuşadı. Dertlerimizi bir nebze de olsun unuttuk. Neşeyle dolduk.

Şimdi gelelim bundan sonra yapılmasında fayda gördüğüm sıradaki festivallere. Altın, orcik, badem, altın dut, altın peynir festivalleri olabilir…

Yapılmasında fayda gördüğüm bir festival daha aklıma geli. Katılırmısız bilmem o da ‘’Altın Zurna Festivali’’ olsun. Dışardan da katılımlar olsun, hatta uluslararası da olabilir.

Çeşitli etkinliklerden sonra finalde en iyi zurna çalana ve zurnanın son deliği olmayı başarana; “ALTIN ZURNA” ödülü verilsin.

Benimki bir teklif, olur ya da olmaz ama hayatımızı renklendireceği kesin. Korham ki bu teklifimi ciddiye alıp düzenlemeye kalkanlar ola, yav yok yok şaka yapim şaka.

                                                                              ***

SELAMSIZ BANDOSU

Sayın Valimizin karşılama töreni yaptırmamasına çok bozuldum. Halbuki takım elbise almıştım. Arabamı yıkattım, kredi kartıyla çiçek yaptırdım, işimi gücümü bırakıp kendisini karşılaşamaya gidecektim ki ‘’tören mören yok’’ gelmeyin dediler. Şimdi benim zararımı kim karşılayacak?

HAFTANIN FIKRASI

Cafer komadadır. Yanında ise karısı Cafer’in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar.

“İlk işten kovulduğum zaman yanımdaydın, iflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın.”

Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi; “Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın.”

HAFTANIN FOTOĞRAFI