Dinimiz, örfümüz, aklımız sade bir yol gösteriyor;

“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var!”

Vatan Coğrafyamız bir büyük, ‘deprem felaketi geçirmiş’

Kahramanmaraş Merkezli, ‘asrın kıyametinde’  Malatya, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Elâzığ İllerimiz, ‘afet bölgesi’ ilan edilmiş… Türkiye yüzölçümünün ‘yüzde 13.96’sı…’ asrın felaketinden doğrudan etkilenmiş.

13 milyon 500 bin civarındaki insanımız acılar içerisinde gözyaşı döküyor…

Türkiye ihracatının yüzde 8.76’ları deprem havzası içerisinde yer alan on bir ilimiz karşılıyor!

Bizler, bugünü düşünmüyoruz… Türkiye’nin geleceğini/ gelecek nesilleri düşünüyoruz!

A’râf Suresi 55 ayette şöyle buyruluyor; “Rabbinize yalvara yalvara için için dua edin. Şüphesiz ki O, haddi aşanları sevmez!”

Bugünlerde, ‘bir saf, bir yürek, bir akıl…’ olacağız. Acılarımızı paylaşacağız. Ulaşabildiğimiz kadar da, canı gönülden; ‘depremzedelere ulaşacağız’  

Ulaşmakla maksadımız, ‘dokunacağız’ gerekiyorsa, ‘soframızı üleşeceğiz’

A’râf Suresi 25 ayette şöyle buyrulur; “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (diriltilip) çıkarılacaksınız!”

Şu fani âlemde, bir hayat senaryomuz var. Tabir yerinde ise, o senaryoyu kendi cüzi irademizle en iyi şekilde yazabilelim!  Erdemli bir insan olmanın yolunu/ veya yordamını kendimize seçelim. Bizlerden sonra gelecek nesiller bizleri, ‘hayırla yâd etsinler’

A’râf Suresi 10 ayette de şöyle buyrulur; “Celalim hakkı için size yeryüzünde imkân verdik. (orada yerleştirdik) ve orada sizin için geçim vasıtaları kıldık. (Siz ise) ne kadar az şükrediyorsunuz”

Maide Suresi 56 ayette şöyle buyrulur; “Kim Allah’ı, peygamberini ve iman edenleri dost edinirse, artık şüphesiz ki gerçekten galip gelecek onlardır. Allah’ın taraftarlarıdır!”

Burada bizlerden istenen nedir, “Kur’an ahlakıdır!”

Allah Resul’ü (sav.) ne buyuruyorlar; “Benim ahlakım Kur’an ahlakıdır!”

Bizler niçin/ veya neden, ‘erdemli güzel ahlak sahibi olmayalım’

Kur’an’ı, sadece yüzüyle değil, ‘anlayarak, yaşayarak, dokunarak, hayatımızın ruhu haline…’ niye getirmeyelim.

Kebanlı Nimri Dede ne güzel söylemişler;

“İkilik kinini içimden atıp

 Özde ben bir insan olmaya geldim

Taht kuralı ariflerin gönlüne

Sözde ben bir insan olmaya geldim”

İnsan, “yaratılanların en şereflisidir.”

İnsan, “Cenab-ı Hakk’ın yeryüzünde halifesidir!”

Her insan, yaratılışıyla, ‘bir âlemdir, kâinatın özüdür’

İnsan, “Alâ-yı illiyin” meâlen, “yücelerin yücesi!” bir seviyeye de gelebiliyor

İnsan, “Esfel-i safilîn” meâlen,  “aşağıların aşağısı” seviyesine de düşebiliyor.

Asr Suresini sıklıkla okuyalım;

“Asra yemin olsun.

Şüphesiz ki insan, gerçekten hüsrandadır!

 Ancak iman edip sâlih ameller işleyenler,

Birbirlerine hakkı tavsiye edenler,

Ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”

Bizleri birleştiren/ kardeşlik hukukuyla bir araya getiren nedir?

“İman, sâlih amel ile birlikte hakkı ve sabrı birbirlerine tavsiye edenlerdir!”

Samimi, doğru, dürüst, iyiliksever, adaletli…

06 Şubat tarihi bizler için çok yönlü olarak bizlere, ‘dersler, ibretler, nasihatler…’ vermektedir.

Elbette, eksiğimizi, yanlışımızı, hatalarımızı göreceğiz.

Bütün bunlarla birlikte, ‘sorumluluktan kaçmayacağız’

Birbirimizi suçlayarak değil, ‘gönül bağlarımızı güçlendirerek…’