Elazığspor’un Ramazan Çelik döneminde görülen en önemli sorununun disiplinsizlik olduğunu köşe yazılarımda defalarca belirtmiştim.

Genç ve tecrübesiz olan Çelik’in tecrübeli futbolcuların da olduğu Elazığspor’da bu sorunu gidermediği için, kendisi gitmek durumunda kaldı.

Yerine gelen, 2. ve 3. ligleri çok iyi tanıyan, birisi ter idmanı olmak üzere sadece 2 antrenmanla çıkarttığı 1922 Konyaspormaçında alınan mağlubiyeti yeni hoca Cüneyt Biçer’e mal etmek haksızlık olurdu.

Akabinde yine 2 antrenmanla hazırlanılan ve hafta içi oynanan Şile Yıldız maçında alınan 1 puanı da yeni hocanın hanesine yazmamak gerekir.

Daha takımı, oyuncu grubunu tanımadan çıkılan 2 maçsonunda Cüneyt hoca küçük dokunuşlarının yanı sıra, oyuncu grubunu da tanıma fırsatı buldu.

Dolayısıyla iç sahada oynanacak olan ve beklentilerin galibiyet üzerine olduğu Hacettepe 1945 maçını ne yapıp-edip kazanmak da Cüneyt hocanın işiydi artık.

Sonuçta 1 haftada oynanmış olacak 3 maç sonunda kayıpların fazla olması; Elazığspor’u artık yeni sezonu beklemeye yöneltecekti.

Bu nedenle Hacettepe 1945 SK maçı çok önemliydi Elazığspor için…

Hacettepe maç kadrosunu gördüğümüzde Elazığspor’un en skorer oyuncusu olan Ömer Faruk Sezgin’in 11’de tercih edilmeyişini şaşkınlıkla karşılarken, bunun aslında Cüneyt Biçer’in bir mesajı olduğunu da anlamakta zorlanmadık.

Hatırlarsanız; Şile Yıldızspor maçında Ömer Faruk’un kale alanında kaçırdığı gayri ciddi bir mutlak gol pozisyonu vardı?

O golü atsa; Şile’den 1 puan yerine 3 puanla dönecektik.

Her oyuncu gol kaçırır mı; kaçırır.

Ömer Faruk da kaçırır; kredisi vardır.

Ancak, işini ciddi yapmak varken, o pozisyona konsantre olamamak; iş disiplinsizliğidir.

Dolayısıyla Cüneyt hoca burda Ömer Faruk üzerinden takıma şu mesajı verdi;

İşinizi ciddi yapacaksınız!

Her kim iş disiplininden veya takım disiplininden koparsa; bu takımın en skorer, hatta ihtiyacımız olan oyuncusu Ömer Faruk dahi olsa; dinlendirilir.

Mesaj çok net…

Anlayan anlamıştır.

***   ***   ***

Ömer Faruk’un mevkisinde Salih’i görünce daha da şaşırdık.

Santrforda Mesut’u, Hakkı İsmet’i hatta çabuk Fırat’ı beklerken, tahminde Salih’i tutturamadık.

Gerçi maç içerisinde ilk yarı Mesut’la dönüşümlü oynansa da,Ömer Faruk’un yerinin doldurulamayacağı ve gol atamayacağımız da belli oldu bu yarıda.

Savunmadan oyun kurarken Fırat’ın Ensar Çavuşoğlu’nu zorda bırakan pasında kaptırılan top kalemizde gol olunca ‘’yine mi?’’ diye endişeli beklentiye geçtik.

2. yarıyla birlikte Fırat ve Hakkı İsmet’in yerine Ömer Faruk ve Cihan tercihini yapan teknik direktör Cüneyt Biçer, her türlü riski göze alarak, boy ortalaması yüksek olmayan rakibi karşısında yüksek toplarla sonuca gitmeyi planladı.

Önce Mesut Saray’ın sol taraftan kullandığı köşe vuruşunda topa çok iyi yükselen Ensar Çavuşoğlu’nun kafa golü,ardından da yine Mesut Saray’ın bu kez sağ taraftan kullandığı korner vuruşunda golcü Ömer Faruk’un kafa golümüthiş bir geri dönüş olurken, Cüneyt hocanın da planlarının işe yaradığını gösterdi.

Ancak bu golden 4 dakika sonra ilk golü atan Fatih’in çabuk ve seri bir şekilde Hasan Ekici’yi ekarte edip kale alanında topu boş kaleye göndermesi, bir kez daha moralleri bozarken, devreye yine golcü Ömer Faruk çıktı.

Yüksek toplarla yüklendiğimiz rakip kalede bu kez Yüksel’in rakip yarı alanın ortalarından ceza alanına doldurduğu topu Ömer Faruk yine klas bir kafa vuruşuyla kalecinin uzanamayacağı köşeden gol yapınca ‘’bu kez olacak’’ diye de umutlandık.

Sonuçta Cüneyt hocanın yüksek toplarla sonuca gitmeyi planladığı ve kafa yorduğu 2. yarıda, Elazığsporluoyuncuların da kafalarını çalıştırmaları sonucu 3 kafa golüyle ve nihayetinde 5 hafta sonra galibiyet almayı başardık!