Kıymetli TURAN Gazetesi okurları, sizlere bu hafta bazı ülkelerin enerji verimliliği uygulamalarından kısaca bahsetmek istiyorum. Enerji verimliliği artık ampul değiştirmekten ibaret bir konu değildir. Dünyada bu kavram, ekonomik rekabet gücü, enerji güvenliği ve iklim politikalarının merkezine yerleşmiş durumdadır. Gelişmiş ülkeler, enerji tasarrufunu bireysel fedakârlık değil; sistemli, ölçülebilir ve akıllı bir yönetim aracı olarak ele almaktadır.

Örneğin Japonya’da uygulanan ‘Top Runner’ programı, piyasaya sunulan her yeni elektrikli cihazın piyasadaki en verimli örneği referans almasını zorunlu kılmaktadır. Bu sayede buzdolabı, klima ve motor gibi cihazların enerji tüketimi son 20 yılda %30–40 oranında azaltılmıştır. Vatandaş farkında bile olmadan daha az enerji tüketmekte, ülke ise ithal enerji faturasını düşürmektedir.

Almanya’da enerji verimliliği kültürü binalarda çarpıcı bir örnek sunmaktadır. Yeni yapılan kamu binalarında ‘neredeyse sıfır enerjili bina’ standardı zorunludur. Bu binalar, iyi yalıtım, ısı geri kazanımlı havalandırma ve akıllı kontrol sistemleri sayesinde klasik binalara kıyasla %60’a varan enerji tasarrufu sağlamaktadır. Bu yaklaşım, tasarrufu bireyin inisiyatifine bırakmak yerine sistemin kendisine entegre etmektedir.

Daha çarpıcı bir örnek Danimarka’dan gelmektedir. Ülkede sanayi tesislerinde atık ısı geri kazanımı yaygınlaştırılmış, fabrikalardan çıkan düşük sıcaklıktaki ısı şehirlerin bölgesel ısıtma şebekelerine entegre edilmiştir. Bu sayede hem sanayi hem de konut sektörü aynı enerjiden iki kez faydalanmakta, doğalgaz tüketimi ve karbon salımı ciddi biçimde azaltılmaktadır.

Ulaşım sektöründe ise Norveç, enerji verimliliğinin davranışsal boyutunu başarıyla yönetmektedir. Elektrikli araçların yaygınlaşması sadece yakıt dönüşümü değil, aynı zamanda enerji kullanımının verimlileştirilmesi anlamına gelmektedir. Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlara kıyasla enerjinin yaklaşık %70’ini harekete dönüştürürken, bu oran geleneksel araçlarda %20–25 seviyesindedir. Bu fark, aynı ulaşım ihtiyacının çok daha az enerjiyle karşılanabileceğini göstermektedir.

Enerji verimliliği kültürünün belki de en görünmez ama en etkili örneği ABD’de veri merkezlerinde ortaya çıkmaktadır. Google ve Microsoft gibi şirketler, yapay zekâ destekli soğutma ve yük yönetimi sistemleri sayesinde veri merkezlerinin enerji tüketimini %30’a varan oranlarda azaltmıştır. Dijitalleşmenin enerji yükü, ancak bu tür akıllı verimlilik uygulamalarıyla sürdürülebilir hale gelebilmektedir.

Bu örneklerin ortak noktası nettir: Enerji verimliliği, tasarruf çağrılarından değil, akıllı politika, teknoloji ve kültür birlikteliğinden doğmaktadır. Türkiye için asıl ihtiyaç, verimliliği bir kampanya konusu değil, ekonomik kalkınmanın ve enerji güvenliğinin temel unsuru olarak görmektir.

Gerçek verimlilik, karanlıkta kalmak değil; sistemi akıllandırmaktır.

Esen kalınız…