Bir ayağımız şehirde, bir ayağımız köyümüzde… Bizim teklifimiz, 2021 yılında Elazığ insanının köylerle bağı ne kadar? Şehirde oturup da köylerle bağı olan ailelerimizin maddi olarak katma değeri ne kadar? Doğduğumuz ve nüfusa kayıtlı olduğumuz yer; Ağın İlçesinin Saraycık Köyü. Atalarımız, Saraycık Köyünün Konak mezrasını yurt tutmuşlar. Rahmetli Babam, 1956 tarihinde köyden ayrılıyor. 1980 yılına kadar sütren memuriyet hayatı… Ve biz evlatları da aynı şekilde ecdadın yolunu tuttuk…

Peki, Köyümüzle bağımızı tamamen kopardık mı? Hayır! 1980’lerden günümüze kadar bağımız sürdü ve sürmekte… Ekonomik olarak sizlere katkısı var mı? Şunu gördük; “tarlanızın, bağınızın, bahçenizin başında olacaksınız!” İyi bir yönetici olacaksınız…

Arkadaşlarımızla sohbetlerimizde, “tarımın endüstrileşmesi şart!” Tarım sektöründe sağlıklı bir geçişe ve o geçişle birlikte değişime ihtiyaç var. Türkiye kaynaklarıyla zengin bir ülke… Bu kaynakları en verimli üretime nasıl dönüştürebiliriz?  Devlet- Millet İşbirliğiyle, “Tarım İşletmeleri…” bir an önce tesis edilsin… Nasıl mı?  Her İl ve İlçelere bağlı, “Merkez Köyler…” belirlenerek! Merkez Köylerin bünyesinde, “Tarım İşletmeleri…” hayata geçirilsin.

Doğal Gıda Ürünlerinin değerlendirilmesinde, ‘alt yapı hizmetleri…’ çok önemli! En önemli ihtiyaç da, ‘soğuk hava depoları…’ Ve her İlçemizde, F.Ü. bünyesinde Meslek Yüksek Okulları ve de, ‘üretim çeşitliliğine göre ARAŞTIRMA ENSTİTÜLERİ…” kurulsun, diyoruz.

En büyük ihtiyacımız nedir; “ara sınıf elemanı…” Bu elemanların karşılanması için de, “Anadolu Tarım Meslek Liseleri…” artık kaçınılmaz!

Köylümüz ne diyor, “ürettiklerimizle perişanız…” tüketiciye ulaşamıyoruz. Bağdaki, bahçedeki, tarladaki ürünü değerlendiremiyoruz! Ne mi yapılmalı; “Birlikten kuvvet doğar!” Ecdat, “Birlikte ve beraberlikte rahmet var!” Tarım İşletmeleri, ‘üretimden tüketime güç birliğini oluşturmalı’

 

Yazımızın başlığına “Evlerde İstihdam!” dedik. Dikkat edilirse birçok sektörde hizmet üretimi evlerden ‘sanal ortamda’ yapılmaya başlandı. Gerçi, “e-ticaret hacmi giderek büyümeye başladı!”

Bizim geleneksel ürünlerimiz söz konusu! Biz bunu, ‘el emeği- göz nuru’ olarak da isimlendiriyoruz. Toplumda giderek birçok El Emeği Ürünlerin unutulmaya yüz tuttuğunu görmekteyiz. Başta, “halı tezgâhı” olmak üzere ‘el emeği- göz nuru’ isteyen geleneksel ürünlerin üzerinde şehir olarak çalışılmasını yürekten arzu etmekteyiz. Sadece o kadarla mı; Hayır! Sanayi Sektörü ile evlerimiz arasında da köprüler kurulabilir. Birçok sanayi yan ürünlerinin evlerimizde teknolojik imkânların kazandırılmasıyla üretime katkı sağlayacağını düşünebiliriz. Mahalli Basınımızda bu konularda, 38 yıl önce dikkatleri üzerine çeken bir haberin günümüz Türkiye’sine iz düşümünü görebiliyoruz.

Ev kadınımızın, ‘el ve ev ürünlerinin...’ değerlendirilmesi, ekonomiye kazandırılması... Bu vesileyle, “Anadolu Bahçesi” ismiyle hoş bir seda bulacak, ‘Pazar sistemiyle’ satışa sunulması!

Geçtiğimiz gün mahalli basınımızın arşivine şöyle bir göz attım. Takvim yapraklarını çevirdikçe; ‘dün nelerin konuşulduğunu’ nelerin yapılmak istendiğini ve şimdi nerede bulunduğumuzu daha iyi yorumlama imkânı bulabiliyorum.

30 Aralık 1983 Tarihli Elazığ Gazetesinde; “Devlet Bakanı İşsizlik Sorununa ilk reçeteyi açıkladı” Neymiş bu reçetenin özü, Alptemuçin’in ifadesiyle, “Evde çalışmayı teşvik edeceğiz...” 1983 tarihinde belki de Türkiye’nin gündemine pek oturmayan, ama bugün “Anadolu Bahçesi” olarak yorumlanan projenin alt-yapısı 38 yıl öncesinden hazırlanmış… “Konfeksiyon, Halıcılık, dokuma, el sanatları, elektronik araç montajı gibi müsait sektörlerde evde çalışma sisteminin getirileceğini, böylece tamgün çalışma talebinin azalacağı belirtiliyor…”

Üzerinde ciddi bir şekilde çalışmaya değer bir proje… Haydi Elazığ diyelim…