Şu sıralar herkesin aklında bu cümle gidip geliyor...

Vatandaş; hayat pahalılığından canı bezmiş bir vaziyette.                                                                                                                                                                                                    Tarım Kredi Kooperatif Market’lerinin önünde, cebinde gıcır gıcır yeni baskıdan çıkan banknotlar ile içeride aradığı ya da alması gerektiği ürünün büyük bir ihtimalle raflarda kalmadığını bilerek, aklında ise girsem mi? Girmesem mi? Düşüncesiyle serseri mayın gibi dolaşıyor...

Esnaf; siftahsız geçen bir sabah üzerinin daha rehavetini üzerinden atamadan, esnaf dostu bankanın önünde, önceden kullandığı ve henüz kapanmamış olan kredisinin ne kadar uygun bir faizle aldığını düşünerek, Merkez Bankası’nın faizi düşürdüğünü ancak bunun kendi kullanacağı krediye yansımadığını da bilerek ve aklında girsem mi? Girmesem mi? sorusu ile hapishane içinde volta atan mahkûm misali dolanıyor...

Emekli; sokağa çıkmak, pazara gitmek, kombisini yakmak korkusu ile adeta korku tünelinde yaşarken, promosyon rekorları kıran bankanın kapısında, acaba maaşım reklamlarda bahsedilen meblağ kadar promosyon parası alabilir mi? düşüncesi ile kasap önünde ciğer bekleyen kedi misali, bir o yana bir bu yana, bankaya girsem mi? Girmesem mi? diye dinlene dinlene geziniyor...

Memur; kemerini sıka sıka artık beli ile kalçası ara bağları kopmak üzereyken ve bu halde yaşamaya çalışırken, muhalefetin artık belgelere imza atarken iki kere düşünmesi gerek öğüdünü anlamaya çalışırken, ihalenin gerçekleşeceği salonun kapısının önünde, boncuk boncuk ter dökerken aklında yine o soru, acaba içeriye girsem mi? Girmesem mi?

İşçi; çalışmaktan bitkin düşmüş bir vaziyette, son zamlarla büyükmüş gibi görünen, aslında almadan eriyen maaşının verdiği can suyuyla yaşamaya çalışırken, daha iyi ve daha yüksek maaşlı bir iş hayalini bozmada İŞKUR kapısının önünde boş boş bakınırken aklına o soru geliyor...                                                                              Acaba İŞKUR kapısından içeri girsek mi? Girmesek mi?

EYT’li; artık umudunu kesmiş, gözler buğulu, kulağı kıraathanenin televizyonunda, seçimden önce bu işin hallolmayacağını da bilerek, aklında acaba? Sorusu ile kıraathane kapısında, içeri girip de haber dinlesek mi? Dinlemesek mi? Kararsızlığını yaşıyor...

Öğrenci; kazanmış olduğu üniversite sınavına sevinemeden, gideceği İl’deki yurt ve kira ücretlerini görünce yerlerinden fırlama noktasına gelen gözlerini ovuştura ovuştura, evinin yolunda sallana sallana giderken aklında o soru...                                                                                                                                                                                  Devlet yurduna girsek mi? girmesek mi?

İktidar milletvekili; altılı masanın oy oranı her geçen gün artarken, parti içindeki sessizlik devam ederken aklında o soru devamlı kendini hatırlatıyor. Yeniden milletvekili olarak listeye girsek mi? Girmesek mi?

Devlet Yöneticileri; Yönetenlerin işi çok daha zor…                                                                                                                                                                                                                  Onlarca sorun arasında, Suriye bataklığı için karar aşaması yaklaşıyor. Ya ikindi namazında Şam’daki Camide kılma olayının artık mümkün olamayacağını mertçe kameralar önünde açıklayacaksınız. Ya da Rus idarecilerinin ya bazı dost ve müttefik devletlerin de tepkisini de göze alarak bir operasyon daha düzenleyeceksiniz. Ne dersiniz girsek mi? Girmesek mi?