Elazığ, Doğu Anadolu’nun üç tarafı sularla çevrili, doğasıyla, insanlarının samimiyetiyle güvende hissettiren , benim için maneviyatı çok yüksek huzurla yaşanabilir bir şehir. Sert bir iklime sahip olmasına rağmen özellikle bu mevsimde karşımıza çıkan manzaralar, bu şehri ayrı bir güzelliğe büründürüyor. Peki bu şehirde neler yapabiliriz? Havaların soğumasıyla birlikte dışarıda geçirdiğimiz zaman azalsa da günün yorgunluğunu hafifletmek, stresimizi azaltmak için kendimize keyifli aktiviteler bulmak aslında hiç de zor değil.

Açık havayı ve doğayı seven biri olarak, “Gülü seven dikenine katlanır” sözünü küçük bir dipnot olarak hatırlatıp herkesi anın tadını çıkarmaya davet etmek isterim. Termosumuza çayımızı ya da kahvemizi koyup kamp sandalyesini alarak gün batımında sıcacık bir şeyler içmenin verdiği huzur, bence büyük bir lüks olmamalı.

Üstelik bu keyfi yaşamak için şehir merkezine çok yakın pek çok seçenek var. Yanı başımızda manzarası, havası ve maneviyatıyla şehrimizin tarihini taşıyan Harput… Gün batımını izlemeyi en sevdiğim yerlerden biri olan Hazar Gölü… Yine merkeze çok yakın olmasıyla gönlümde ayrı bir yeri olan Cip Barajı mesire alanı, Fırat üniversitesinin bol oksijenli kampüsü, yine üniversitenin tam ortasında bulunan çam ağaçlarıyla kaplı Fethi sekin mesire alanı… Hepsi bu huzuru size kolayca sunabilecek yerlerden sadece birkaçı.

Yıllarca farklı şehirlerde yaşadıktan sonra memleketim olan Elazığ’a döndüğümde, “Acaba uyum sağlayabilir miyim? Sıkılır mıyım? Burada yaşamak beni mutsuz eder mi?” gibi sorular zihnimi meşgul etmişti. Bunu inkâr edemem. Bu düşüncelerde çevremdeki insanların etkisi de az değildi elbette. Fakat zamanla şunu anladım: Bulunduğun yeri yaşanır kılmak insanın kendi elinde.

Çocukluğum Elazığ’da geçmiş olsa da doğduğum, büyüdüğüm bu şehri aslında çok sonra keşfetme fırsatı buldum. Çünkü insan önce kendini keşfetmeliymiş. Belli bir olgunluğa erişince, çevrendeki insanlara ve yaşadığın şehre daha farklı anlamlar yükleyerek devam ediyorsun hayata. Elazığ’ı tam da bu farkındalığım oluştuğu dönemde sevmeye başladım.

Yaşadığım büyük şehirlerden sonra, buradaki ulaşılabilirlik Elazığ’ın beni en çok cezbeden yanlarından biri oldu. Her şeyin yakın olması, doğaya dair alternatiflerin kısa mesafede bulunması, bence büyük şans.

Hadi o zaman…
Belki bir iş çıkışı gün batımında, belki hafta sonu güneşin sıcaklığını hissetmek istediğimizde termosumuza en sevdiğimiz içeceği koyup kamp sandalyesi ve yumuşacık şalımızı alarak tercih ettiğimiz manzaranın karşısında huzur bulalım. İster sevdiğimiz bir kitabı okuyalım, ister kulağımızda sevdiğimiz şarkılarla ya da sevdiklerimizle sohbet ederek anın tadını çıkaralım.

Hayat, ertelemek için çok kısa.