Felsefi bir tartışma ortamı yaratmak amacı taşımadığımızı ifade etmek isterim. Evvela haddim değildir. Sonra bu konu gazetenin sayfaları arasına sığmaz. Bir önceki yazımızda (05.12.2022) mağara alegorisi örneği üzerinden yazdıklarımızı okuyanların muhalif/muvafık mesajları bu konuda bir yazı daha yazmamıza sebep oldu. Mağara alegorisi zamansız bir metafordur. Sürü psikolojisinin içine girenlerin sürüde olmaktan mutlu olduklarını konforlu hayata sahip oldukları algısı içindedirler. Buna inandırılmışlardır. Bir akıma mensup olanların sayısı arttıkça diğer insanların sayısının artmasının sebebini araştırmadan sürece dahil olmasıdır. Bu da tam bizim anlatmak istediğimiz sonucun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

     Karanlığı temsil eden mağara aynı zamanda zihindeki karanlığında istirahat ettiği mekândır. Mağaradaki hayatı benimseyenler için başka bir hayatın varlığı asla yoktur. Mağara dışında yaşayanların farkı mağara içinde bir hayatın var olduğunu bilmeleridir. Mağara dışındakilerin çeşitli sebeplerle içerdekilerin varlıklarını yorumlamalarında farklılıklar da ortaya çıkmaktadır. Ancak, bunların ortak noktaları kendilerini eleştirme veya karşılarındakinin kendilerini eleştirmelerini dikkate almalarıdır.

     Dışarıda kalanların eleştirilerinin kaynağı hür bir kaynak olmalıdır. Hür kaynak ve hür düşünce ile fikir üretilebilir. Savundukları fikirlerin de eleştirilebilir olduğuna inanmaları esastır. İğdiş edilmiş içi boşaltılmış denenmiş olan “izm” ler kaynak olarak gösterilemez. Söz gelimi üzerinde asırların hatırasının yaşandığı toprakları vatan olarak gören bir anlayışı benimseyen biri mensup olduğu toplumuna bağlılığı fikirleri ile ifade etmesi tabiidir. Bunu vicdanının sesi olarak ifade eder. Bir diğeri ise aynı toprak parçasını gayrı menkul yatırımı olarak görüp şahsi çıkarlarının sesini dinleyerek yorum yapar veya karar alır.

     Mağara dışında kalanların mağaranın içine ışık tutarken hasbiliği esas alırlar. Dahası millî olanı içselleştirenlerin elinde tuttukları ışığın kaynağıdır. Hiçbir kayda bağlı kalmaksızın topraklarının ve üzerinde yaşayanların adalet içinde yönetilmelerini sağlamak asıl gayeleri arasındadır.

     Adalet duygusu mağaraya tutulacak olan en güçlü ışık kaynağıdır. Kim nereyi yönetiyorsa adil olarak yönettiğinde karanlığın bir güneş gibi aydınlatacağına mutlaka inanılmalıdır. Tartışması yapılamayacak değerin başında adaletin gelmesi karanlığa tuttuğu ışıktandır. İnançlarımızın, evrensel olması adalet içinde yaşamamızı şart kılmaktadır. Yönetenlerin elindeki gücün adaletten sapma gibi bir huyu olduğu herkesin malumudur. Tam da burada adalete inanan ve savunanların cesurca davranışları bedelini düşünmeden karanlığa ışık olmaya devam etmesi gelecek için umutlu olmanın da kaynağıdır.

     Adaleti besleyen inançlar, gelenekler, töreler gibi millî kıymetler bütünleştirici olduğu için bir değer taşımaktadırlar. Adaleti tesis eden değerleri savunduklarını iddia edenlerin varlığı kahır ekseriyettedir. Ancak bu değerlerin yaşatılmasında aynı kahır ekseriyeti görmemizin imkânı yoktur. Yaşatılması elzem olan değerlerden kopuşların artarak devam etmesi mağaraya tutulan ışığı söndürmenin hamlesidir.

     Terörden uyuşturucu bağımlılığına kumardan deizme kadar varan geniş bir karanlık koridorun asıl failini nerede aramak gerektiğini herkes çok iyi bilmektedir.

     Millî değerlerin değersiz hale gelmesi ile yerine ikame edilen unsurlar şüphe yok ki karanlığa mahkûm etmek anlamındadır. Arzularında daha fazla haz ve hız isteyenlerin sayısının giderek artması bunun işaretidir. Alfabelerinden sessiz harfleri çıkararak yazanlar/konuşanlar da karanlığa mahkûm olmak isteyen gönüllülerin sayısı gözle görülür oranda arttığı bir ortamın varlığı inkâr edilemez.

     Karanlığa davetiye çıkaran önü alınamaz arzuların tedarikçilerinin gücü karşısında ancak millî kaynaklarla tepki koymak mümkün olduğunu insaf sahipleri bilmektedirler. Millî tepkilere kaynaklık eden dil ve tarih şuuru ile birlikte muhakeme kabiliyeti olan nesiller karanlığa ışık tutacaklardır. Yönetim gücünü elinde bulunduranların kontrolleri dışındaki ışıkları söndürme kabiliyetinin kısıtlanma çalışmalarına geleceğin aydınlık taliplisi nesillerin son vereceği muhakkaktır.