Dünyanın başına gelmiş en büyük felaket insanoğlu...

Küresel ısınma kendiliğinden olan bir şey değildir.

Kandırmayalım birbirimizi, mevsimlerin bizim bildiğimiz iklimlere uygun seyretmemesi, çıkan orman yangınları, bitkisel yapıların bozulması, masum değil insanoğlu.

Yaşanan afetlere doğal afet diyerek sıyrılamayız. Doğanın feryat figan isyanına kulak tıkamamızdan hep bu yaşananlar.

Neredeyse bütün bir yaz orman yangınlarıyla mücadele ettik. Biz değil aslında doğanın kendisi mücadele etti. Akabinde sel baskınları... Türkiye'de yaşanan kuraklık nedeniyle göllerin % 60'ı kurumuş mesela. Şimdi de Tarım ve Orman İl Müdürlüğü'nün yaptığı duyurulara göre bazı meyve ve sebzelerin erken olgunlaşması nedeni ile bozulma riskiyle karşı karşıyayız. Şimdi söyleyelim. Masum muyuz? Dünyanın bu hale gelmesinde hiç mi payımız yok?

Bütün bunlar doğanın bizden aldığı intikamın eseri değil. Çünkü doğa kendini bu kadar hoyratça kullanan insana karşı yine de Aşık Veysel'in dediği gibi ''sadık yar'' olmaya devam ediyor. Bütün bunlar doğanın yardım çığlıkları. Biz insanoğlunun günübirlik yaşamsal döngüleri çevirebilmek adına katlettiğimiz, bilinçsizce yok etmeye çalıştığımız doğanın çığlığı.

Eşref-i mahlukat dediğimiz biz insanoğlu, kendimizde bulunan birtakım meziyetleri nasıl bir yüceltmişsek artık sanki yeryüzündeki her şeyin biz insanoğluna hizmet etmek için yaratıldığını düşünüyoruz. Sanki sonu gelmez bir kaynaktan var olan her şey emrimize amadeymiş gibi, bitmeyecekmiş gibi. O nedenledir ki talan ediyoruz. Bitkileri, hayvanları, suları.

Uzmanlar yıllar yılı küresel ısınmaya ve onun sonucu olarak olası felaket senaryolarına karşı uyarıyorlar. Su savaşlarının yaşanacağı bir dünya çok da uzak değil...Ya da yakında gıda üretiminin yapılamayacağı zamanlar.

Doğu Afrika ülkesi Madagaskar, son 40 yılın en büyük kuraklığıyla pençeleşiyor. Ülkede çok sayıda kişi açlıktan ölme tehlikesi altında. Sadece kaktüs meyveleri, çekirge ve ağaç yapraklarıyla beslenebilen halk, yiyecek bulmak için saatlerce yürümek zorunda kalıyor.

Son 4 ayda, kötü beslenenlerin sayısı 2 katına çıktı.

Sadece inceden inceye sıcaklık artışı, mevsimsel döngülerin kayması gibi etkilerin dışında artık günlük hayatı ciddi anlamda etkilemeye başlayan iklim değişikliğine karşı uzmanlar, doğaya karşı duyarlı olmanın önemine vurgu yapıyor. Küresel ısınma dünyayı teslim alıyor. İklimler değişiyor.

Şimdi tekrar sorayım. Masum muyuz? İnsanoğlu olarak... Doğaya belki de bir ağacın verdiği fayda kadar faydası olmayan insanoğlu... Masum mu? Değil elbette. Başta da belirttiğim gibi, yaşananlar doğal bir durum değil. Her felaketten sonra ilahi bir avuntuyu kaldıracak bir durum da değil. Çünkü bunlar Allah'ın verdiği felaketler değil. Bunlar kendini yeryüzünün efendisi gören aslında yeryüzünün doğal döngüsüne katkı anlamında en aciz yaratıkları olan biz insanoğlunun eseri.

Bir an önce artık bilinçlenmeliyiz. Ağaç kesmek, doğal yapıyı korumak, endüstriyel üretimde arıtmaların yapılmaması, kömür gazının etkisi gibi daha onlarca sayabileceğimiz nedenleri ortadan kaldırmaya çalışarak adım atabiliriz. Bu dünya bizimle birlikte binlerce bitki ve hayvan türünün de evi. Ne kendimize ne gelecek nesillerimize ve ne de gerçek masum bitki ve hayvanlara bu kötülüğü yapmaya hakkımız var. Vakit kaybetmeden Dünya'nın bu acil çığlığına yanıt vermeliyiz. İşe kendimizden başlayarak.