Son yıllarda tabiat varlıklarımıza yönelik ciddi bir tahribat var. Karadeniz'de HES yapacağız diyerek ormanlar katledildi, bemberrak pınarlar, akarsular kirletildi. Türkiye'nin oksijen deposu Kaz Dağları’nda Kanadalı bir firmaya altın arama izni verilerek on binlerce ağaca kıyıldı.

Bir ülke ağacı, ormanı, yaylası, suyu, çiçeği, böceği ile vatandır. Vatanı korumak sadece düşman işgaline karşı etten duvarlar örmek değil, aynı zamanda toprağımızı her türlü tahribata karşı müdafaadır.

Ne yazık ki, böyle bir şuura malik değiliz. Asırlar önce Fatih Sultan Mehmet, "Ormanımdan bir dal koparanın başı kesile" diyordu. Ağaca, ormana, tabiata o kadar önem veriyordu. Bugün Osmanlıcılık istismarı yapanlar, rant için gördükleri her yeşile saldırıyorlar. Bunun son örneği Elazığ'da yaşandı. Hankendi'de bulunan 1450 dönümlük orman alanına iş makineleri sokuldu. Yüzlerce çam ağacı söküldü. Sebep ise bölgeye Polis Meslek Okulu yapmak…

Kimse okul yapılmasına karşı değil, elbette yapılmalı, ama niçin ormana? Elazığ'da bir sürü marjinal, tarıma ve ağaçlandırmaya müsait olmayan alan var, bunlardan biri seçilerek aynı okul oraya yapılabilirdi. Böylece insanların nefes aldığı, Elazığ'ın nadir ağaçlandırma alanlarından biri olan bu alan korunur, şehrin bir güzelliği olarak kalmaya devam ederdi.

Ama ne yapılıyor, nerede güzel, yapılaşmaya müsait bir alan varsa orası hemen odağa alınıp imara açılıyor. Hankendi ormanının bulunduğu alan da 2/3 yıl önce Hazine'den alınıp İçişlerine Bakanlığa devredilmiş. Üstelik başta Vali Çetin Oktay KALDIRIM olmak üzere, dönemin yöneticileri alanı gezmiş olup, bu alanın orman olduğunu görmelerine rağmen…                                                                                            

Üstelik okul için en fazla 50 dönümlük bir alana ihtiyaç olmasına rağmen 1450 dönümün tamamı devredilerek, bu alanın adım adım imara açılması hedefleniyor.

Konuyla ilgili paylaşımlar üzerine Valimiz Ömer TORAMAN hassasiyet göstererek Orman alanına gitti, oradaki ağaç katliamını gördü. Kendilerine teşekkür ediyoruz, ancak söylendiği gibi orada 1,5 metrelik ağaçlar yok, 30 yıllık bir ormanda 1,5 metre ağaç olmaz. Olayı hafifletmek için dün dikilmiş ağaçlar sökülmüş gibi bir hava verildi. Valimiz Ömer TORAMAN ‘’Projenin ağaçsız alana kaydırılacağını’’söyledi. Lakin bu hiçbir şeyi çözmez. Proje başka bir yere taşınmalıdır. Elazığ merkezde Fethi Sekin ve Hankendi ormanından başka ormanımız yok. Okul için bu alan dışında başka alternatifler aranmalıdır. Orman alanına yapı inşa etmek suçtur. Üstelik daha imar planı bile onaylanmadan iş makinelerini bölgeye sokmak İl Özel İdaresinin iradesine ipotek koymak, onay çıkmadan çıkmış gibi hareket etmektir.

Bu iş çok uzamadan başka bir alan bulunmalı, gelenek haline gelen orman katliamından vazgeçilmelidir. Bu, coğrafyaya, toprağa, ağaca, o ormanda yaşayan hayvanlara, bitkilere ihanettir. Başta Sayın Valimiz olmak üzere, konuyla ilgili kurumlardan bu yanlışa dur denilmesini bekliyoruz.

BU FATURALARLA YAŞANMAZ!

Elektrik, doğalgaz faturaları can yakıyor. Akaryakıt fiyatları yüzünden vatandaş aracının kontağını açamıyor. Kiradan çok elektrik faturası ödeyen esnaflarımız var. Bilhassa buzdolabı, tost makinesi, dondurucu, klima gibi elektronik cihazlar çalıştırmak zorunda kalanlar korkunç bir fatura ile karşı karşıya kalıyorlar. Evlerde insanlar ışıklarını açamıyor, Kombisini çalıştıramıyor. İkide bir 1940'ların Türkiye'sine dikkat çekenler, Türkiye'yi 1940'ların bile gerisine götürdüler. Ne esnaf, ne vatandaş bu faturaların altından kalkamaz! 2500 TL alan bir emekli, 4253 TL alan bir asgari ücretli bu para ile hangi problemini çözecek? Kötü yönetimin, kayırmacılığın bütün faturası vatandaşa kesiliyor. Bu yanlış, biraz da 20 yıldır ihale üstüne ihale alanlar, tuzu kuru olanlar fedakârlık yapmalı. Devlet elektriğin kilovatını dağıtım şirketlerine 2,3 Sent’e satıyor, onlar da vatandaşa 5 katına 11,5 Sent’e satıyorlar. Bu, dağıtım şirketlerinin cebine yılda 5,5 milyar fazladan paranın girmesi demek. CB istese bir kararname ile fiyatları makul bir noktaya çekebilir, ama çekmiyor. Vatandaşını düşünen bir iktidar bu yangına kayıtsız kalamaz, kalmamalı.