Lozan Antlaşması’nı hiçbir Cumhuriyet hükümeti tartışmadı. Çünkü o Türkiye Cumhuriyeti’nin bir nevi tapu senediydi.

Daha fazlası yapılabilir miydi? Bugün için bunları tartışmanın bir faydası yok. Her milletin millî ülküleri, millî hedefleri vardır. Tarihî fırsatlar dün yapamadıklarınızı yarın yapabilme imkânı verebilir. Önemli olan hedeflerinizin olması, onu gerçekleştirecek güç ve motivasyona sahip olmanız ve zamanını beklemenizdir.

Bir milletler hapishanesi olan Sovyetler Birliği 1991'de dağıldı, birçok topluluk özgürlüğüne kavuştu, yeni devletler kuruldu. Ancak Rusya gücünü topladıkça dağılan devletlerle yeni birlikler kurdu, Kırım'ı ilhak etti, Ukrayna'yı karıştırdı, Suriye'de üsler kurdu. Bugün Beşar Esat, Putin'in bir valisinden farksız. Kendi başına karar verme iradesini tümüyle Rusya'ya kaptırdı. "Yardım kabul eden ferman da kabul eder," vecizesi bir defa daha gerçekleşti.

Lozan'la ilgili birçok yalan söyleniyor. Geçerlilik süresinin 100 yıl olduğu, gizli maddelerinin bulunduğu, bu maddelere göre Türkiye'nin 100 yıl petrol çıkaramayacağı, 2023 yılından sonra petrol çıkarıp uçuşa geçeceğimiz iddia ediliyor. İktidarın 2023 projesine bu çarpıtmalarla seçmen taşınıyor. Üstelik bu iddiaları zaman zaman okumuş ama hiçbir şey öğrenememiş sözde bilim adamları da dile getiriyor.

Bu kafayla Lozan'a baktığınız zaman Cumhuriyet döneminde tek bir petrol kuyusunun açılmaması, tek bir aramanın yapılmaması gerekiyor. Bunun nasıl bir yalan olduğunu anlamak için tarih kitaplarını karıştırmaya, uzun boylu araştırmalar yapmaya gerek yok. İki gözü açık televizyon seyretmek veya internette açık kaynaklardan küçük bir araştırma yapmak kâfi.

Daha bir kaç ay önce Karadeniz'de araştırma yapan Fatih Sondaj gemimiz 135 milyar metreküp doğalgaz bulmadı mı?

Açık kaynaklara göre, 1954-2020 yılları arasında toplam arama ruhsatı başvuru sayısı 5533, verilen ruhsat sayısı 3410'dur.

24 Mart 1926'da (Lozan'dan 2,5 yıl sonra) 792 sayılı Petrol Kanunu çıkarılarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde petrol arama ve işletilme hakkı hükümete verilmiştir.

1935'te Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kurulmuş, altın ve petrol arama işine ait bütün görevler bu kuruma devredilmiştir.

İlk ticari petrol 1945 yılında ‘’Raman 8’’ kuyusundan çıkarılmıştır.

Lozan Antlaşması’na göre 2023'e kadar petrol / doğalgaz aramak yasaksa bu ruhsatlar, bu açılan kuyular ve bulunan petrol / doğalgaz rezervlerini nereye koyacağız? İsteyen bu bilgilere şu linkten ulaşabilir:( https://www.petform.org.tr/arama-uretim-sektoru/turkiyede-petrol-uretimi/)

Lozan üzerinden yapılan spekülasyonlar, esasında Türkiye'nin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün tartışmaya açılmasıdır. Lozan'ın alternatifi Sevr'dir. İktidar, 2023 hedefini 2000'li yılların başında ilan etmişti. Bu aslında,  milletin acil çözüm bekleyen sorunlarının, umutlarının, beklentilerinin geleceğe ertelenerek zaman kazanma stratejisinden başka bir şey değildi. 2023 yaklaşıp o sorunların çözülemeyeceği anlaşılınca bu defa 2071 hedefi ile toplumun beklentileri kuşaklar sonrasına ertelendi.

Lozan'ın 100. yılından sonra da hiçbir şey değişmeyecektir. Türkiye bağımsız bir ülkedir ve Lozan'da da kendi topraklarında hareket serbestîsini kısıtlayacak hiç bir maddeye evet dememiştir. Lozan, başarısızlıklarına mazeret arayanların, cumhuriyeti kuranlara düşmanlık edenlerin, toplumun cehaletinden yararlanarak kullandıkları bir araçtır. Lakin artık partidaşlardan başka kimsenin inanmadığı bir araç.