İsviçre Merkez Bankası, 20 Haziran’dan geçerli olmak üzere faizleri sıfıra indirdi. İsviçre, 2010’lu yıllarda da sıfır faiz politikasını uygulamıştı.
İsviçre frangı, küresel ekonomik belirsizlik ve savaş ortamı dolayısıyla yatırımcılar tarafından güvenli liman olarak görülmeye başlanmıştı. Diğer para birimleri karşısında değerlenen İsviçre frangı, ABD Doları karşısında %10’luk bir değer artışı kazandı.
Bu süre zarfında petrol, sanayi, otel ve turizm ürünlerinin fiyatlarının düşüklüğü ile ithal ürünlerin ucuzlaması; ekonomide genel fiyat seviyelerinin sürekli düşmesine, yani deflasyonist ortamın devam etmesine neden oldu.
İsviçre Merkez Bankası, 2024 Mart ayından bu yana 6 defa faiz indirerek sıfır faiz seviyesine ulaştı. Bunu yaparken İsviçre frangı, diğer para birimlerine karşı değer yitirmediği gibi hatta değer kazandı. Sadece faiz politikasıyla ekonominin yönlendirilemeyeceği böylece görülmüş oldu. İsviçre’nin güvenli liman oluşu ve dünyadaki ekonomik ile fiziki savaş durumu, ülkede deflasyonu tetikleyerek Merkez Bankası’nı faizleri sıfıra çekmek zorunda bıraktı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bu yıl için belirlenen dört toplantısı kaldı. 24 Temmuz toplantısı için faiz indirimi beklentileri artmaya başladı. 3 Temmuz günü açıklanacak Haziran ayı enflasyon verisiyle birlikte faiz indirimi konusu daha çok konuşulmaya başlanacak. TCMB, 2025 yıl sonu enflasyon hedefini %24 olarak tahmin etmektedir.
Enflasyon ve hayat pahalılığıyla üstün bir gayretle mücadele eden ve sabırlı olan halkımızın, coğrafyamızda yaşanan savaş ortamına rağmen ekonomik davranışlarında panik görülmedi. Esas savaşın, pahalılık ile olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. İsviçre, deflasyonist bir ekonomiden çıkmaya çalışırken bile gıda, kira, sağlık gibi temel harcama kalemlerinde fiyat düzenlemelerini sıkı bir şekilde denetlemeye devam etmiştir.
Ülkemizdeki hayat pahalılığı, turizm sektörünü de olumsuz etkilemiştir. Bu durumun oluşmasında işletmelerin yanlış hizmet anlayışı ve fiyat politikalarının da önemli bir etkisi vardır. Euro’nun 47 TL’ye yaklaştığı ülkemizde, yerli turistin Yunan adalarını ve yurtdışı rotalarını tercih etmesi sonucu, yerli turizm işletmeleri için yeni politikalar ve denetimler zorunlu hâle gelmiştir.
Geçen yıl 62 milyon turist ağırlayan bir ülke olarak, bu yıl yaşanan sorunların hızla çözülmesi gerekmektedir. Döviz kurlarındaki artışın sebeplerinden biri de turizm sektöründe yaşanan bu sorunlardır.
Yılın ikinci yarısı için ekonomik beklentiler arasında; faizlerin %30–34 aralığına kadar düşebileceği, döviz kurunun yükseliş trendini sürdürebileceği, Euro/Dolar paritesinin Türkiye lehine gelişebileceği öngörülmektedir. Petrol fiyatlarının bu yıl için stabil seyretmesi bekleniyor. Faiz indirimi ve mevcut beklentiler doğrultusunda, çok ucuz kalan Borsa İstanbul şirketlerinden bazı hisseler bu ortamdan faydalanarak yatırımcısına yüksek kazanç sağlayabilir.
Hayırlı haftalar dilerim.