Ülkemiz adeta bir vergi cenneti, adım attığınız, nefes aldığınız müddetçe bir vergi dairesi gibi devamlı vergi tahakkuku ve vergi ödemesi gerçekleştiriyoruz.

Bu çark içinde devri daim yaparken, sistem açıklarından bir şekilde faydalanmak için kafa yorduğumuz kadar bu ülke için kafa yorsaydık inanın bu ülke bugün çok farklı bir yerde olurdu. Belki de bu açık arama yüzünden dolaylı vergilerle anası ağlamış büyük bir kesim çıktı ortaya...

Bunlar hiçbir şekilde vergi kaçırması mümkün olmayan, bordrolu çalışanlar...

Sayıları milyonları bulan işçi ve memurlar. Gelirleri her kuruşuna kadar kâğıt üzerinde belli olan bu kesim, yıl içerisinde farklı vergi dilimlerine girerek ödemelerini peşin olarak yapmaktadırlar.

Vergi kutsaldır. Her vatandaş geliri ile orantılı olarak vergilerini vermelidirler. Geçen hafta konuştuğum memur bir abimiz, haziran ayında gelir vergisi diliminde bir üst seviyeye geçtiği için maaşında 280 liralık bir düşüş olduğunu, bu düşüşün ekonomik olarak zor günler geçirdiğimiz şu zamanda bizim için önemli dediğinde insan düşünmeden edemiyor.

Vergi adaletini sağlamakla mükellef olan Hükumetimiz ise milyon dolarlık şirketlerin vergi borçları silindi haberlerine pek de kulak asmıyor.

Dolaylı vergiler ile adeta kanı emilen araç kullanıcılarının hali ise içler acısı...

Fiyatların içerisindeki vergi oranları ile ilgili olarak internet üzerindeki kısa araştırmadan sonra KDV oranının %18 olduğunu, dolaylı vergiler ile ilgili olarak da net bir bilgiye ulaşamıyorsunuz. Litresi 30 TL’yi aşan motorinin KDV’sinin 5 Lira 40 Kuruş olarak tahsil edildiğini ve başka bir vergilendirme yapılmadığını düşünmek saflık düzeyinin üzerinde bir ruh halidir.

Siyasetçilerin deyimi ile eski Türkiye’de bordrolu çalışanlar ve emekliler fiş toplarlardı...

Alışverişini yapan vatandaş fişini ister, alır ve bunları belli zamanlarda zarflara yazarak ilgili kurumlara teslim ederlerdi. Bunun karşılığında vergi iadesi adı altında para iadesi alırlardı. Esnafın vergi kaçırması çok daha zordu. Bu sistem tarihin tozlu raflarına kaldırıldıktan sonra fiş toplama eylemi de sona erdi. Gerçi günümüzde alışverişi karta dönen bu kesim otomatikman fiş kestirir hale geldi. Bir ekmek, yarım kilo domates, üç yumurta, iki yüz elli gram biber için utana sıkıla esnafa kart uzatan bu kesimin hali ortadadır.

Araç alırken ödemesini yaptığınız dolaylı vergiler ise akıl sağlığı sınırlarını zorlar niteliktedir. Bir milyon lira ödeme yaparak almış olduğunuz, motor hacmi 1600 ile 2000 cc arasında olan yabancı menşeili bir aracın vergisiz fiyatı 339.000 Türk Lirası civarındadır. Geriye kalan 661.000 lira ise vergidir. Bunları yazarken acaba dünyanın başka ülkesinde böyle bir uygulama var mıdır? Diye düşünmeden edemedim. Bir araba kendinize alıyorsunuz; ortalama iki araba ise vergi canavarına...

Bir Avrupalı’ya veya Amerikalı’ya veyahut bir başka gelişmiş devlet vatandaşına bunu söyleseniz size nasıl bir gözle bakarlar?

Adil bir vergi düzeni görmeye ömrümüzün yeteceğini düşünmüyorum!...  

Vergi adaletini eşit bir şekilde topluma yayamadığınız zaman bunun sonuçları orta ve uzun vadede mutlaka karşınıza çıkacaktır. Vergi kutsaldır. Onu israf ederseniz, verimli bir şekilde halkın refahı için kullanmazsanız, daha çok toplamak isteyecek, vergi adaletinde ipin ucunu kaçıracak ve bir şekilde sonuçları ile yüzleşeceksiniz. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Vergi yasası acil olarak güncellenmeli, eşit ve adil bir şekilde topluma uygulanmalıdır. Hepsinden önemlisi büyük bir kısmı vergi gelirleri ile oluşan devlet bütçemiz israf edilmeden kullanılmalıdır. Fakirden aldığınız vergi ile zenginin parasını finanse edemezsiniz!