Güzel ülkemde artık bu yaşadıklarıma, bu anormalliklere şaşırmayacağım dediğim gün; lafımı tekrar ağzıma tıkıp, bir kere yutkunup, gözlerimin gördüklerine inanamadığım bir haber ile bir yaşıma daha girdim. Anlı şanlı bir kurumumuz (BOTAŞ) yurt dışından doğalgaz alımı için Deutsche Bank’tan (Alman Bankası) 925 milyon euro kredi kullanmış...

Şaşırmayın, derin bir nefes alıp tekrar okuyun, BOTAŞ yurt dışından doğalgaz almak için yine yurt dışındaki bir bankadan borç almış...

Yandaş medyada bu gibi bir haber bulmanız imkansızdır. Onlar Maliye Bakanımızın tavsiyelerine uyarak uyudukları 6 aylık uykudan yeni bir kâbusa uyanmanın rehaveti içinde, nasıl pembe bir tablo çizeriz diye pembe pembe düşünüyorlardır.

Bir aile reisi düşünün, evin faturasını ödemek için başka bir komşudan borç alıyor. Allah kimseyi bu hale düşürmesin. Evet bu hal düşmüşlüktür. Kabul etmemeniz pek de bir şey değiştirmez. Siz istediğiniz kadar esin gürleyin, ancak pek de dünyadan haberi olmayan bir zümreyi kandırabilirsiniz. Ya da çıkarları çevresinde size ses çıkarmaya cesaret edemeyen bir topluluğa yutturduğunuzu zannedersiniz.  Ancak onlar da farkındadır ama yiğitliğe de leke sürmemektedirler.

Şahsi çıkarlar ülke menfaatlerinin önüne geçmeye başladığı zamanlarda bu tarz olaylara daha sık şahit oluruz.

Ekonomik göstergeler bu işin uzmanları tarafından okunmaktadır. Yurt dışına kaçan sermaye bir yana, yurt dışından da ülkeye bu durumda yatırım yapmak için sıcak para gelmeyecektir. 

Bu gidişatın sonunun nereye varacağını, bunu çok merak ettiğimi önceki yazılarımda değinmiştim. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerini merak etmişimdir. Artık toparlanması imkânsız düzeye gelen bir sistem ve halkın durumu...

Bu memlekette üretim yapacak insan bulamazsak ne yapacağız mesela? Doktorları yollayın gitsin... Pilotları yollamam...

Çiftçi sen ananı da alıp gidebilirsin...

Kim gelecek bu topraklara, göçmenler mesela.

Kapitülasyonları düşündünüz mü? Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde başına bela olan sistem. Adam parayı vermiş sen ödeme yapamıyorsun, o da gelip istediği yere, istediği şartlar ile çöküyor. Acaba bu duruma gelir miyiz? İnanın böyle bir durumu ben dahil hiçbir vatan evladı istemez, ancak gemi su alıyorsa, siz bu delikleri tıkamak yerine yeni delikler açmak için uğraşıyorsanız sizden şüphe ederim. Gerçi şüphe etmeğe gerek yok, zaten kendi açık açık ve üstüne basa basa belirtmişti.

‘Ben büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanıyım’ ne desin daha Allah aşkına...

Bu arada kendisinin ‘Ekonomist’ olduğunu da unutmayalım.

Bugün doğalgaz alımı için kullandığımız dış krediyi, yarın petrol almak için de kullanırsak hiç şaşırmayın. Anlaşılan hazine garantili projelerin ödemesi ve benzeri durumlarla tamtakır haline gelen hazinemiz dışarıdan gelecek sıcak paraya muhtaç hale gelmiştir. Elli sente muhtaç olduğumuz günler geldi aklıma...

Eski ve son başbakanımız can çekişen çiftçimize Ayçiçek ekimi ile ilgili bir talimat vermişti.

‘’Ekebildiğiniz kadar ekin, alıcısı ile ilgili bir sıkıntı yok’’ diye…

Buraya kadar her şey normal, bu noktada anormal olan yurt dışından ithal edilecek ayçiçeğin gümrük vergisinin sıfırlanması kararı...

Çiftçimize emeği boşa çıkmadan, makul düzeyde kar edebileceği bir taban fiyat açıklamanız lazım. Yoksa bu noktadan sonra üretim yapacak çiftçi bulamasınız. Yurt dışından ürün almak zorunda kalırsınız. Sonra bunun içinde yine yurt dışından kredi bulmanız gerekir. 

İçinde bulunduğumuz durumun kısa özeti şudur;

Yurt dışından alacağınız gaz için yine yurt dışından kredi kullanmak zorundasınız. Köleliğin kölesi olmuşsunuz. Farkında değilsiniz. Gerçekten bu ülkeye çok yazık oluyor.