Yaşamış olduğumuz asrın felaketi ardından, yaralarımızı hızla saran Devletimize müteşekkiriz. Yalnız bazı çalışmaların yeteri kadar dikkatli bir şekilde değerlendirilmediği, konunun çok yönlü olarak düşünülmediği kanaati tarafımda ve çevremdeki insanlarda, bir kanaat olarak ortaya çıktığını söylemem sanırım doğru olacaktır. Çünkü bizim Türk toplumunda en büyük sıkıntı, bir hizmet veya yapı ortaya çıkarılırken; kimseye fazla danışmadan, konuyu enine ve boyuna fazla düşünmeden atılan hızlı adımlar, sonradan telafisi zor durumlar doğuracaktır. İnsanları memnun eden kararların alınması, ortak akıl ile hareket etmenin bir sonucu olacaktır.

    Konu nereden buraya geldi. 6 Şubat depremleri sonrasında, yaşamış olduğu konutlarını yenilemeyi düşünmeyen insan bölgemizde yok gibidir. Gerek yeni olsun, gerekse eski olsun bütün binalar ciddi anlamda yorulmuş, büyük bir kısmı da ağır veya orta hasarlı veya yıkılmış bir halde… Bu çerçevede düzenlenen konut yenileme ve uygun destekli/faizli krediler sonrasında inşaat sektörü hareketleneceğe benziyor. Yalnız az önce yazımın başında da belirttiğim gibi alelacele hızlı ve düşünülmeden atılan adımlar eksik işlerin doğmasına sebep oluyor.

    Kendi yaşadığım site ile ilgili olarak bunları dile getiriyorum. Çevremden duyduğum yakınmalar ise bu sorunların çözülmesi noktasında gidilecek daha çok yolumuz olduğunu gösteriyor. İkamet ettiğim site Cumhuriyet Mahallesinde bulunmakta; iki blok halinde inşa edilen binanın temel atımı yaklaşık 1995/1996 yıllarına denk geliyor. Bina inşa edildiği zaman çoğunlukla mal sahiplerinin iştirak ettiği ve o yıllarda yaygın olan Kooperatif şeklinde yapılıyor. Kendi oturacağı binanın daha sağlam ve güvenilir olması için projede yer almamasına rağmen; o yıllarda çok yeni bir uygulama olan PERDE BETON ile güçlendirilerek, temelden en üst kata kadar evin orta kısmında bir perde betonlu duvar inşa ediliyor. Buraya kadar her şey sorunsuz ilerliyor. 1999 depremi sonrası değiştirilen inşaat mevzuatı, daire başına kullanılan demir miktarında ve niteliğinde ciddi bir güncelleme getirse de artık inşa edilmiş binalar için yapılabilecek pek bir şey kalmamıştı…

2020 yılı Elazığ Depremi, 2023 yılı Maraş Depremleri sonrasında binamız, yapmış olduğumuz yatırımın karşılığını vermiş, bu felaketlerden az hasarlı olarak çıkmıştır. Binamız her ne kadar az hasarlı olsa da yaşamış olduğu büyük depremler yapıda ciddi bir yorgunluğa sebep olmuştur diye düşünen insanlardanım… Her ne kadar bazı komşularımız binamızın son derece sağlam olduğunu iddia etse de; buna ben pek inanamıyorum. Zira Yüce Allah’ın yaratmış olduğu aciz kullarının bile bir ömrü olmakta; 20 yaşındaki bir genç ile 70 yaşındaki bir insanı aynı kefeye koyamazsınız. Şimdi depremde yeni binalar da yıkılmadı mı? Diye düşünenleriniz olabilir! Ben tedbir ve takdir noktasındayım. Gerisi Yüce Yaradan’ın takdiridir.

    Uzun lafın kısası, Deprem sonrası çıkartılan KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ, iyi düşünülmeden yapılmış çalışmalardır. Bu Kanun kapsamına, 1999 öncesi yapılan yapılar da dâhil edilmeliydi. Zira bu yapılar o günkü mevzuatla inşa edilmiş; birçok büyük deprem görmüş yapılardır. Bu bir şekilde unutuldu veya göz ardı edildi…

Hiçbir şey için geç de değildir. Deprem Bölgesindeki Belediyeler, kurumlar gerek personellerine ve gerekse vatandaşlara, uygun maliyetli sosyal konutlar üretebilir ve bunları onlara uygun şekilde satabilirler…

Yeter ki yapılmak istensin.