Bazen büyük hikâyeler, küçük bir fikirle başlar.
Benim hikâyem de öyle başladı: “Bir Kitap, Bir Mekan.”
İlk gün, sadece birkaç kadındık. Elimizde kitaplarımız, kalbimizde heyecanımız vardı. O zamanlar kimse bilmiyordu ki, bu küçük buluşmalar bir süre sonra Elazığ’ın kültür hayatına yeni bir nefes getirecek, kadınların bir araya gelip düşüncelerini özgürce paylaştığı bir alana dönüşecekti.
Bizim için kitap, sadece bir metin değildi.
Bir sığınaktı. Bir nefesti.
Bazen bir romanın kahramanında kendimizi bulduk, bazen bir hikâyenin satır aralarında birbirimize dokunduk. Her buluşmada birimizin cümlesi diğerinin kalbinde yankı buldu. Kimimiz o kitaplarda çocukluğunu hatırladı, kimimiz gençliğini, kimimiz hiç söyleyemediklerini.
“Bir Kitap, Bir Mekan” zamanla sadece bir okuma kulübü olmaktan çıktı. Her meslekten kadının, aynı masada aynı cümlelere gülüp aynı satırlarda düşünmeye daldığı bir buluşma noktası oldu.
Bir gün bir öğretmen, “Bu kulüp bana yeniden nefes almayı hatırlattı,” dedi.
Bir başka gün, bir doktor, “Yıllardır bu kadar içten bir sohbetin içinde olmamıştım,” diye ekledi.
Ve o an anladım: kitapların birleştirdiği kadınlar, bir şehri değiştirebilir.
Elazığ’ın tarihi mekânlarında, eski sokaklarında, bir fincan kahve kokusuyla başlayan sohbetlerde sadece edebiyat değil, yaşam konuşuluyor artık.
Kimi zaman bir romandaki kadın karakterin mücadelesi bize güç veriyor; kimi zaman bir şiirin sessizliği hepimize iyi geliyor.
Kitaplar sayesinde, birbirimize temas etmenin, dinlemenin ve anlamanın değerini yeniden hatırlıyoruz.
Bu şehir, Harput’un taş duvarlarında, Hazar Gölü’nün duru sularında geçmişin izlerini taşır. Ama şimdi o izlere bir yenisi ekleniyor: okuyan, düşünen, paylaşan Elazığlı kadınların izi.
Biz her buluşmada şehre yeni bir renk, yeni bir ses bırakıyoruz.
Bir romanın tartışması, bir öykünün cümlesi bile bazen bir arkadaşlığın başlangıcı oluyor.
Ve belki de en güzeli: bu masalarda kimse kimsenin kim olduğunu sormuyor.
Ne unvan, ne yaş, ne statü önemli.
Sadece kalplerin aynı yerden atması yetiyor.
Her ay büyüyen bu topluluk, Elazığ’ın sessiz ama güçlü kadın hikâyesini yazıyor.
Kimi zaman bir kitabın kapağını kapattığımızda fark ediyorum: hepimiz değişiyoruz.
Birlikte okudukça, düşündükçe, tartıştıkça...
Kelimenin anlamı kadar, birbirimizin anlamı da büyüyor.
Belki bir gün biri bu şehirde bir iz arayacak.
O iz, belki bir kitap ayracında, belki bir kahve fincanının kenarında, belki de bir kadının gözlerindeki ışıltıda saklı olacak.
İşte o zaman bilinsin isterim:
Bu şehirde bir grup kadın, kitaplarla dost oldu; kelimelerle güçlendi; birbirine umut oldu.
Adı “Bir Kitap, Bir Mekan”dı.
Ama aslında adı, kadın dayanışması, okuma tutkusu ve yaşama sevinciydi.
Sevgiyle kalın…