Aile, toplumun temel taşıdır. Bireyin ilk eğitimi, karakter gelişimi, sevgiyi tanıması, güven duygusunu yaşaması ve hayata hazırlanması bu küçük toplulukta başlar. Sağlıklı bireylerin temeli de sağlıklı aile ortamında atılır. Ancak ne yazık ki, son yıllarda artan aile içi şiddet vakaları bu temel yapıyı sarsmakta, toplumsal huzuru tehdit etmektedir. Kadına, çocuğa ya da herhangi bir aile bireyine yönelen şiddet; sadece fiziksel değil, duygusal ve sosyal anlamda da derin yaralar bırakmaktadır. İşte tam da bu noktada, Elazığ'da umut veren, şiddete karşı dimdik duran, yalnızca bir kurum değil; bir vicdan olarak yükselen bir yapı var: Beyaz Ev.

Elazığ Valiliği öncülüğünde hayata geçirilen Beyaz Ev, yalnızca bir sosyal proje değil; aynı zamanda toplumsal bir seferberliğin, kararlılığın ve insan onuruna sahip çıkmanın simgesidir. Aile içi şiddeti önleme ve bu konuda mağdurlara destek sunma amacıyla kurulan bu merkez, Elazığ’da başlatılmış olsa da, verdiği hizmetler ve taşıdığı misyon ile tüm Türkiye’ye örnek olabilecek bir model hâline gelmiştir. Beyaz Ev’in varlığı, bir toplumun vicdanının hâlâ canlı, dayanışma ruhunun ise güçlü olduğunun göstergesidir.

Merkezin en dikkat çeken yönlerinden biri, profesyonellik ile samimiyetin el ele yürüdüğü bir anlayışa sahip olmasıdır. Bu anlayışın merkezinde ise Dr. Ayfer Hatipoğlu yer alıyor. Hatipoğlu’nun özverili çabaları yalnızca görev bilinciyle değil; bir insanlık sorumluluğuyla şekillenmiş durumda. Her mağdur bireyin elinden tutmaya çalışan, onları yeniden hayata bağlamak için çaba harcayan bu ekip, karanlığa ışık olan bir meşale gibi çalışıyor. Onların her bir çabası, aslında görünmeyen kahramanlık hikâyelerinin satır aralarında gizli.

Beyaz Ev’de verilen hizmetler oldukça kapsamlı. Psikolojik danışmanlıkla bireylerin ruhsal iyileşmesi desteklenirken, hukuki danışmanlıkla haklarını savunabilmeleri sağlanıyor. Sosyal hizmet uzmanları ise bireylerin yaşamlarını yeniden kurmalarına yardımcı oluyor. Ayrıca verilen eğitim seminerleri ve bilinçlendirme çalışmaları ile toplumsal farkındalık artırılıyor. Bu faaliyetler sayesinde sadece mağdurlar değil, potansiyel şiddet failleri de eğitiliyor; önleyici bir yaklaşım benimseniyor.

Unutulmamalıdır ki, şiddet yalnızca yaşandığı anda değil; sonrasında da etkilerini sürdürür. Bir çocuğun korkulu bakışlarında, bir annenin sustuğu her cümlede, yaşlı bir bireyin içine çekildiği yalnızlıkta yankılanır. Beyaz Ev ise bu sessiz çığlıkları duyan, bu yaraları saran, bu yıkıntıları onaran bir sığınaktır. Orası yalnızca bir bina değil; yeniden başlama cesaretinin verildiği bir yerdir. Kimi zaman bir sıcak çay, kimi zaman bir güven dolu bakış, kimi zaman ise “yalnız değilsin” diyen bir cümleyle yeniden filizlenir umut.

Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ya da toplumun farklı kesimlerinden gelen bireyler… Kim olursa olsun, Beyaz Ev’e adım attığında bir ayrımcılıkla değil; anlayışla karşılaşıyor. Burada her birey değerlidir ve her hikâye dinlenmeye değerdir. İşte bu yüzden Beyaz Ev, yalnızca bir müdahale merkezi değil; aynı zamanda toplumsal bir dönüşümün, duyarlılığın ve yeniden yapılanmanın merkezidir.

Beyaz Ev’in temelinde yatan iyi niyet, samimiyet ve kararlılık; sadece bir projenin değil, bir halkın ortak vicdanının sesidir. Her şehirde, her ilçede, hatta her mahallede bir Beyaz Ev’in olması; Türkiye’nin dört bir yanına bu iyileştirici gücün yayılması, geleceğimiz için atılabilecek en değerli adımlardan biri olacaktır. Çünkü bir toplumun gerçek gücü, en savunmasız bireylerine nasıl davrandığıyla ölçülür.

Bugün Elazığ’da bir ışık yanıyor. Bu ışık; karanlıktan aydınlığa, umutsuzluktan güvene, çaresizlikten direnişe açılan bir yolun işareti. Beyaz Ev, sadece şiddetle mücadele eden bir yapı değil; umut inşa eden bir anlayıştır. Bizler bu örnek çalışmanın çoğalmasını diliyor, her bireyin huzur içinde yaşadığı bir toplumun hayalini kuruyoruz.

Çünkü bizler biliyoruz ki:

Şiddet kader değildir…

Ve her zaman bir çözüm mümkündür.