SESSİZ SAVAŞIN TAM ORTASINDAYIZ

Aslında ülkemiz, farkında olsak da olmasak da uzun süredir bir savaşın içindedir. Bugün “Üçüncü Dünya Savaşı” ifadesi çoğumuza uzak, büyük ve küresel bir felaketin adı gibi gelebilir. Ancak gerçek şu ki Türkiye, zaten bir ekonomik savaşın, bir terörle mücadelenin ve en önemlisi bir bağımsızlık savaşının tam ortasındadır.

Burada bağımsızlığı yalnızca bir bayrak ya da sınır bütünlüğü olarak görmemeliyiz. Asıl mesele; ekonomide, teknolojide, savunmada, eğitimde ve düşüncede tam anlamıyla millî ve bağımsız bir ülke olarak ayakta kalabilmektir.


SAVAŞ ÇOKTAN BAŞLADI

Gelelim asıl meseleye: Üçüncü Dünya Savaşı aslında çoktan başlamış durumda. Belki tanklar ve tüfekler her yerde patlamıyor olabilir ama bu savaş farklı cephelerde sürüyor ve dünyaya yayılması da artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Çünkü bu savaşın temel öznesi, “Büyük İsrail Projesi”nin hayata geçirilmesidir. Fitil ise 1948’de İsrail’in kuruluşuyla ateşlenmiştir.

O günden bu yana bölgemiz; sayısız savaşa, milyonlarca can kaybına ve tarifsiz acılara sahne oldu. İsrail’in Suriye ve Mısır ile olan savaşları, İran-Irak Savaşı, Afganistan’ın işgali, Bosna’da Sırpların dört yıl boyunca 110 bin Müslüman’ı katletmesi… Hepsinde Amerika ve Batı ya sessiz kaldı ya da çıkarlarına hizmet eden bir rol üstlendi.


TÜRKİYE NEDEN HEDEF ÜLKE?

Bugün Gazze’de kadın, çocuk, yaşlı demeden masumlar katlediliyor. On binlerce çocuk yaşamını yitirdi. Amerika, bırakın karşı çıkmayı, İsrail’e destek üstüne destek veriyor. Şimdi hedefte İran var ve savaşın alanı her geçen gün genişliyor.

Peki, Türkiye? Türkiye bu büyük fırtınanın neresinde duracak? Çevremiz ateş çemberine dönmüşken, terörden arındırılmış bir Türkiye mümkün mü? Türkiye’nin bu savaşa doğrudan müdahil olması artık bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Çünkü eğer çevrenizdeki ateş size kadar ulaşacaksa, o ateşi uzaktan seyredemezsiniz.

Ve unutmamak gerekir ki:
Türkiye, sahip olduğu derin devlet geleneğiyle, güçlü Türk-İslam kültürüyle ve tarihinden gelen liderlik vasfıyla her zaman bölgesel ve küresel bir güç olma potansiyelini taşımaktadır. Coğrafyamız, tarihî misyonumuz ve milletimizin taşıdığı değerler, Türkiye’yi yalnızca bölgesel değil; küresel hesapların da tam merkezine yerleştirmiştir.


GERÇEKLERLE YÜZLEŞME VAKTİ...

Türkiye; akıllı, temkinli ve stratejik davranmak zorundadır. Çünkü bu savaşta hava üstünlüğünü ve teknolojik gücü elinde bulunduran kazanacaktır. Türkiye artık gerçeklerle yüzleşmeli; savunmasını güçlendirmeli, teknolojik atılımlarını hızlandırmalı ve her an savaşa hazır bir ülke olarak yoluna devam etmelidir.

Ve unutmayalım:
Bu savaşın nihai hedefinde mutlaka Türkiye vardır. Bunu görmek ve buna göre hazırlanmak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur.