İdrak ettiğimiz 1925 yılı, Fırat Üniversitesi’nin kuruluşunun 50. sene-i devriyesi. Doğal olarak Fırat Üniversitesi’nin bilimsel araştırma ve incelemelerinin, üniversitede kariyer ve değerli çalışmalar yapmış öğretim üyelerince, konferanslarda ve yayınlarda konu edildiğini düşünüyorum.
Dolayısıyla ben yazımda sadece doğup büyüdüğüm şehr-i minnetim Elazığ’da, üniversite kurulacağı söylentilerinin yaygınlaştığı Elazığ Lisesi’ndeki 1950’li öğrencilik yıllarımdan hafızamda kalanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
1950’li yılların ilk yarısına kadar Türkiye’de, İstanbul ve Ankara’daki köklü üniversiteler ile 1834’de kurulan tarihi Harp Okulu’nun dışında diğer kentlerde üniversite düzeyinde eğitim kurumu yoktu. 1955 yılında ilk kez İzmir’de Ege Üniversitesi, Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi kuruldu.
Bizim kuşakların öğrencilik yıllarında okumak bizler için bir tutkuydu. Üniversite mezunu olmak ise her öğrencinin en büyük hayaliydi ve bir ayrıcalıktı. Sınıf arkadaşlarım arasında zaman zaman okumak için “İstanbul’a mı gitsem, Ankara’da mı okusam” diye konuşmalar geçerdi. Ankara ve İstanbul’daki başarıya odaklı fakültelerin, giriş sınavları çakıştığı için seçim yapmak gerekiyordu. Yeni kurulan İzmir ve Trabzon üniversitelerinin adı bile geçmezdi, rağbet yoktu. Kız öğrenciler İstanbul ya da Ankara gibi büyük şehirlerde okumanın getireceği sorunların endişesini taşırdı. İstanbul’da ya da Ankara’da bir yakını olanlar hiç olmazsa yurda yerleşinceye kadar konaklama sorunu yaşamayacakları için şanslı sayılırdı.
İşte tam da hayallerimizin peşinde olduğumuz o yıllarda Doğu illerinden birinde bir üniversite kurulacağı, bu üniversitenin de Elazığ’da kurulacağı söylentileri yayılmaya başladı. Bir süre sonra da bu üniversitenin Elazığ’da kurulması için başta Elazığ milletvekili Avukat ve Yazar Ömer Sanaç olmak üzere Elazığ’ın ileri gelenlerinin çok çalıştıkları, bu amaçla bir dernek kurulduğu, konunun Ankara’da bakanlar, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşüldüğü anlatılmaya başlandı. Kız arkadaşlarımdan, “Babam beni okutmak için Ankara’ya İstanbul’a göndermez” diyenler bu haberlere en çok sevinenler oldu.
Ne yazık ki bu sevindirici haberler uzun sürmedi. Doğu illerinden birine kurulacak olan bu üniversitenin Erzurum’da kurulacağını ve adının da Atatürk Üniversitesi olduğunu öğrendik. 1957 yılında Erzurum’da Atatürk Üniversitesi, 1958’de ise Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi kuruldu. Şimdi değerlendirdiğimde yer seçiminde Elazığ değil de Erzurum’da karar verilmesinde siyasi çıkar ve beklentilerin etkisinin olduğunu düşünüyorum.
O yılların Elazığ Lisesi’nde ülkemize yurtsever, çağdaş, aydın ve Atatürkçü gençler kazandırmak için seferber olmuş bir eğitim ordusu vardı. Elazığ Lisesi, başarılı, kaliteli ve geniş bir coğrafyaya hizmet veren sıra dışı bir lise idi. Dolayısıyla bizim kuşaklar lisede alınan nitelikli eğitim sayesinde Ankara ve İstanbul Üniversitelerinin farklı fakültelerinin sınavlarını kazanarak öğrenimlerine devam ettiler. Aralarından yurtdışı sınavlarını kazanarak ABD’ye, İngiltere’ye ve Almanya’ya gidenler oldu. Öte yandan yıllar sonra değerli hocalarımızdan lise iki ve üçüncü sınıflarda kimya öğretmenimiz Memnune Bildik ve biyoloji hocamız Fatma Sayı, Fırat Üniversitesine geçerek akademisyen kadrolarında Prof. Dr. kademesine kadar yükseldiler. Bu arada Fırat Üniversite’sinde uzun yıllar öğretim üyesi olarak değerli hizmetlerde bulunan ve anılarımda özel bir yeri olan Memnune Bildik hocamdan birkaç cümle ile söz etmeden geçmek istemiyorum. Fen Fakültesi Kimya Bölümü mezunu olan Memnune Hanım, donanımlı bir hocaydı. Öğrenciye yaklaşımında mantıklı ve iyimser bir tutum izlerdi. İki yıl süreyle kimya hocamız oldu, derslerde onu büyük bir ilgiyle dinlerdik, ders süresince tüm sınıf derse odaklanırdı. Hocamızın bir kez bile herhangi bir öğrenciye “konuşma” dediğini hatırlamıyorum. Güven veren bir hocaydı. Öğrencinin bilgisini, mantıklı, objektif ve öğrencinin diğer yönlerinden bağımsız değerlendirirdi. 17 yıllık eğitim hayatımda tanıdığım onlarca hoca arasında, not vermede bu derece adil olan, hak ettiğimiz en doğru notu veren, böylesine not değerlendirme yetisine sahip başka hoca tanımadım.
1960’lı yıllara gelindiğinde Türkiye ekonomisinin gelişmesi, köklü ve yapısal dönüşümlerin gerçekleşmesi ve bölgeler arasındaki dengesizliğin azaltılması için planlı kalkınma modelinin uygulandığı dönem başladı. Planlı Kalkınma döneminde Türkiye çapında eğitim yatırımlarına ağırlık verildi. Anadolu illerinde 1971’de Kayseri’de Erciyes Üniversitesi, 1973’te Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi ve Adana’da Çukurova Üniversitesi, 1975’te Samsun’da 19 Mayıs Üniversitesi, Bursa’da Uludağ Üniversite’si, Malatya’da İnönü Üniversitesi ve Elazığ’da Fırat Üniversitesi kuruldu.
Elbette ki bizlerin yıllar önce Elazığ’da kurulmasını heyecanla beklediğimiz üst düzeyde eğitim veren bir bilim kurumu olan Fırat Üniversitesi, Elazığ için çok çok önemlidir. Bir devlet üniversitesi olan Fırat Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde hukuk, bankacılık, finans, dış ticaret, yönetim, sağlık, teknik vb. alanlarda çağdaş ve bilimsel eğitim verilmektedir. Bilimsel araştırmalarla, ulusal ve yerel kültür bilincini geliştirmeye ve yaymaya yönelik pek çok çalışmalar yapılmaktadır. Fırat Üniversitesi’nde de Türkiye’nin diğer köklü üniversitelerde olduğu gibi ülkenin ihtiyacı olan nitelikli insanlar yetişmektedir.