İYİNİN DE KÖTÜNÜN DE ANAHTARI HALKTADIR  / İRFAN SÖNMEZ

"Halk iyi olduğu zaman yöneticileri de iyi olur, halk kötü olduğu zaman yöneticileri de kötü olur." Bu bir hadis, yani peygamber sözü.

Bugünümüze ne kadar da ışık tutuyor. Birçok veçhesi olan bu hadisten günümüz için çeşitli sonuçlar çıkarmak mümkün. Hz. Ömer'e sahabenin "seni kılıçlarımızla düzeltiriz" sözünü hatırlayın.

Aslında her şey halkın fikri, ahlaki, imani cephesinde toplanıyor. İyi insanlar iyi insanları kötü insanlar kötü insanları seçer. Siyasetçi, toplumun ahlaki ortalamasını temsil eder. Bir halkın nasıl bir halk olduğunu anlamak için seçtiklerine, arkasından gittiklerine bakmak kâfi. Onun için şikâyet etmeye, mırın kırın etmeye gerek yok, başımıza ne geliyorsa bizim tercihlerimiz sonucunda geliyor.

Hani şöyle bir hikâye anlatırlar. Doğru olup olmaması önemli değil, önemli olan bize verdiği ders. Köylünün biri pekmezini satmak için pazara gitmiş. Birkaç gün uğraşmasına rağmen bir litre bile satamamış. Kasabanın bir âlimi varmış, ona giderek," efendim kaç gündür buradayım, cebimdeki parayı da tükettim, çiftim, çubuğum tarlada kaldı, bir dua edin de şu pekmezimi satayım," demiş. Âlim; "sen şu pekmezine biraz su kat satarsın" demiş. Köylü anlam verememiş, ama madem öyle diyor bir hikmeti vardır diyerek pekmezine su katmış, daha pazara varır varmaz pekmezini satmış. Su katılmamış pekmezini satamayan köylü su katılmış pekmezini satınca dayanamayıp yine o âlimin yanına gelmiş, efendi demiş, "günlerce içine haram katılmamış pekmezimi satamadım, ama içine haram katınca hemen satımı, bunun hikmeti nedir?" deyince âlim; "Şu kasabada senin pekmezini alacak kadar helal para yoktu. İnsanların kesesine, işine, midesine haram karışmış. Pekmeze haramı katınca haram haramı satın aldı," demiş.

Tabi bu bir hikâye. Kıssadan hisse. Hiç bir âlim, gerçek bir hoca helale haram katma tavsiyesi yapmaz. Hikâye bir vakıayı, bizi anlatmak için kurgulanmış. Bir halkın pekmezine, suyuna, cüzdanına, etine, kemiğine haram katıldı mı siyasetini de haram olandan seçer. Biz iyi olmadıkça siyaset iyi olmaz, siyaset iyi olmayınca ülke iyi olmaz. Onun için biraz da çuvaldızı kendimize batıracağız. Eskiler boşuna, "doğru bina yıkılmaz" dememişler. Yanlış yapan sadece siyasetçiler, ülkeyi yönetenler değil. Biz doğru olsaydık eğri olanı düzeltirdik. Biz de yanlış yapıyoruz. Doğru ile yanlışı, hak ile batılı, helal ile haramı tefrik etme yeteneğimizi kaybettik. İnsanlar eskiden dua ederlerken Allah'tan Hak ile batılı ayırt etmeyi, hakka uymayı dilerlerdi. O hassasiyeti kaybettiğimiz için yerlerde sürünüyoruz. Sadece ülkenin kayakları talan edilmedi, ruhumuz, kültürümüz, imanımız da yağmalandı. Eğer bir gün bu sarmaldan kurtulacaksak bunun biricik yolu her şeyden önce yeni bir ahlaki diriliştir.

İyi bir halk düzeltir, kötü bir halk bozar. Biz böyle kaldıkça siyaset de böyle kalacak, bir kötü gidecek bir başka kötü gelecektir.

Ey halkım! Pekmezine su katma.

Katma ki bu ülke düzelsin, bu sıkıntılar bitsin, yüce divana giderken yüzümüz olsun.

Unutma iyinin de kötünün de anahtarı sendedir.