Kurumlarda işleyişi sağlayan, düzeni tertip etmesi gereken şahıslardır müdürler. Özel sektör bu noktada daha seçici davransa da, genelde ahbap çavuş ilişkileri içerisinde filizlenen, karşılıklı kazan kazan prensibine dayalı ortaklıklardan öteye gidemeyen karakterlerin! Sahibidir bu müdürler.

İşi bilmeniz veyahut işten anlamanız gerekmez. Asıl olan itaattir. Sorgulamayacaksın. Her zaman sadık olacak, fikrini beyan etme cüretinde bulunmayacaksın. Göz temasını kesmen çıkarına olmayacaktır. Kurumun kapısının önüne kadar inip kapıda karşılamalısın amirini. Yaz kış fark etmez. Elinden gelse, utanmasan gidip evinin önünden kucaklayıp, sıkıca bir sarılıp arabaya bindirmek istersin ama belli ki kalan son utanma kırıntıları da buna engel oluyor.

Doğaldır diyemeyeceğim doğal değil, bu saygı da değil. İçine düştüğün kısır döngü bu. Rüyanda göremeyeceğin, sözde itibarı bir insan sayesinde görüyorsun. İnsanlara yüksekten bakman doğaldır senin için...

İnsanlar senin için alt tabakadır. Muhatap olma. İnsanların da senin bir kibir abidesi olduğunu, senin o Nemrut yüzünün görmekten memnun olmadıklarını bilir misin?

Çalışma arkadaşın birkaç yalaka, geri kalan kısım da Allah’ın selamını vermeye tenezzül etmediğin binlerce kişi. Güler yüzle bakma mesela… Sakın ha… Hep çatık kaşlı, otoriter ve soğuk görünmelisin. Malum… Fırça da yersin, kapriste çekersin… Bir kere dilin nasırlaşmış… Yalamada sınır yok nasıl olsa.

Kadro işini de ayarla mesela. Hak, hak getire… Pardon pardon… Yönetim değişse bile, artık işe gelmene gerek de kalmaz. Oh mis… Nasıl olsa yıllardır işe gelmeyenler var… İspat da edemezler… Ama mahiyetinde bulunan biri geç kalmışsa tut tutanağını acıma.

Kurumun çıkarı en son sıradadır.

Yalakalık ilk sırada olmalıdır. Ülkede ekonomik sıkıntı var…

Şu hakkımız olan ve her ay attığımız imza sonrasında stresimizi azaltan, hakkımız olan para var ya… Niye düşürelim aşağıya? Devede tüy misali bile değil… Hem bizden öncekiler de tarih öncesinden beri onlar da alıyordu ya bu parayı… Devlet batmıyor ya canım. 2000’lik maaşı yap gitsin 3000. aman ha 1000’e düşürmeyin. Maazallah gece uykunuz kaçar. Huzurunuz kaybolur, ya almazsanız bu hakkınız olan parayı… Ölene kadar bu huzursuzlukla yaşanır mı?…

Kalkmayacaksın mesela o makamdan… Herhalde birkaç yüzyıl oturursun? Ona göre yeniden tasarla…

Malum evinde birkaç yılda bir eşyalarını yeniliyorsun ya…  Nasıl olsa para da vermiyorsun…

Siyasetin en ince damarlarına kadar işlediği kurumlarda ise bu sıkıntı bir kanser misali sinsi sinsi ilerliyor.

İşini hakkıyla yapan, çalıştığı kuruma bir şeyler katabilmek için çırpınan insanları bir merdiven olarak kullanmak, bu müdürlerin genetiksel olarak doğuştan kazandıkları bir beceridir! Kullan at. Kurumun çıkarını kim gözetsin. Gerekirse dışarıdan hizmet alımı ile sorunu çözeriz. Personeli ver gitsin bir yere. Al dışarıdan hizmeti.

Bu kurumlar hepimizin. Sağlıklı bir şekilde çalışabilmeleri için elimizden geleni yapmalı ve onları korumalıyız. Sorunlar çözülemez gözükmemeli, birlikte sağduyulu ve akılcı bir şekilde hareket ederek, en yüksek verimde çok çalışmalıyız.