Bir şehir düşünün… Her köşesinde bir ezgi, her sokağında geçmişin derin izleri… Harput’un o eski nağmeleri, taş duvarlara sinmiş hüzünlü bir gülüş gibi suskun bekliyordu. Ta ki Ocak ayında, yedi cesur ve yetenekli kadın o sessizliğe kendi seslerini katana dek...
Nağme-i Harput, yalnızca bir müzik topluluğunun adı değil; aynı zamanda kadim bir kültürün kadın eliyle yeniden dirilişinin hikâyesidir. Müzik eğitmeni Seda Kalkan’ın öncülüğünde kurulan bu grup, Harput’un erkek egemen müzik sahnesine ince, zarif ama bir o kadar da güçlü bir kadın sesi kazandırıyor.
Harput’un Kalbine Kadın Eli Değdi
Yüzyıllardır erkeklerin oturduğu kürsübaşlarına bu kez kadınlar çıktı. Çünkü müzik, cinsiyetle değil, yürekle yapılır. Nağme-i Harput’un çıkış noktası da tam olarak bu: "Kadınlar Harput müziğini icra edemez" önyargısını kırmak. Onlar sadece müzik yapmıyorlar; aynı zamanda bir zihniyeti dönüştürüyorlar.
Hepsi Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu olan bu yedi idealist genç kadın, teknik bilgilerini Harput’un ruhunu taşıyan melodilerle birleştiriyor.
Bağlama: Zeynep Karamazı
Kanun: Fatmagül Uçarel
Ritim: İmgenur Ergür
Gitar: Merve Duman
Ud: Ayşe Neva Tekavut
Keman: İlay Kalkan
Solist ve kurucu: Seda Kalkan
Her biri hem birer sanatçı, hem birer kültür taşıyıcısı… Her nota, her ezgi, geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprü gibi.
Misyonları: Ezgileri Topraktan Toplayıp Gönüllere Sunmak
Nağme-i Harput’un hikâyesi, sadece sahnelerde icra edilen şarkılardan ibaret değil. Bu topluluk aynı zamanda bir kültürel hafıza çalışması yürütüyor. Yaşlı ustalardan derlemeler yapıyor, notaya alınmamış türküleri kayıt altına alıyor, yok olmaya yüz tutmuş melodileri yeniden seslendiriyorlar.
“Çırçır”, “Gülizar”, “Hicazkâr” ve daha nice türkü onların yüreğinde yeniden hayat buluyor. Çünkü onlar biliyor ki; Harput’un sesini geleceğe taşımanın tek yolu, onu halkın içinde yeniden yaşatmak.
Ve bu yolculukta yalnız değiller… Elazığ Belediyesi’nin verdiği destekle daha güçlü ilerliyorlar. Ancak bu bir grubun değil, bir şehrin yürüyüşü olmalı. Sivil toplum kuruluşlarından okullara, halktan kurumlara kadar herkesin omuz vermesi gereken bir kültür seferberliğidir bu.
Bir Direnişin, Bir İnancın ve Bir Umudun Müziği
Nağme-i Harput, kadın olmanın kıyısından değil, tam merkezinden ses veriyor. Onlar “sahneye çıkabilir miyiz” diye sormuyorlar artık. Çünkü zaten sahnedeler. Çünkü sesleriyle, duruşlarıyla, azimleriyle o sahneyi çoktan kendilerine ait kıldılar.
Bu topluluğun attığı her adım, yalnızca müzik değil; aynı zamanda toplumun belleğinde yer etmiş kalıpları sorgulayan bir duruş. Nağmelerle, sözlerle, sazlarla geçmişin içindeki kadın sesini bugüne taşıyorlar.
Bir Şehrin Kalbinden Yükselen Melodi
Nağme-i Harput, Elazığ’ın kültür mozaiğinde yeni bir pencere açıyor. Bu pencere yalnızca geçmişe değil, aynı zamanda geleceğe açılıyor. Kadının sesinin, emeğinin, yüreğinin değdiği her şey nasıl güzelleşiyorsa; Harput ezgileri de onların nefesiyle yeniden yeşeriyor…
Bu satırları okuyan her Elazığlıya, her sanatsevere, her kültür dostuna çağrımdır:
Bu sese kulak verin. Bu çabaya destek olun. Çünkü kültür ancak birlikte yaşatılır.Harput un tarihi mekanlarında konserleri devam ediyor ben tarihi Hoca Hasan Hamam Müzesindeki konserlerine katıldım ve keyifle Harput ezgilerini dinledim..sizlerin de desteğinizi esirgemeyeceğinizi biliyorum..
Harput’un ruhu, kadınların sesiyle yükseliyor… Ve bu nağme, asla yarım kalmayacak.Sevgiyle kalın..