İlimizde, birkaç gün önce yaşadığımız rahmet yağmurlarının, zahmet yağmurlarına döndüğü günlerde aklımıza, Belediye Başkanımızın sosyal medya üzerinden sıkça reklamlarını yaptığı alt yapı projesi geldi.

Nasıl gelmesin? Proje konusunda cömert, o projelerin ne kadar ihtiyaç ve kullanılabilirlik noktasında ise soru işaretleri üreten bir mahalli yönetimden bahsediyoruz. Daha birkaç ay önce tüm uyarılara rağmen hayata geçirmekte ısrar ettiği; gazetemiz tarafından da sıkça eleştirilen, DSİ tarafından çok önceleri yapılmış, Elazığ Yağmur Suyu Taşkın Koruma kanallarının, borularla üzerinin kapatılıp, onların üzerine de park yapılması garabetini yaşamadık mı?

 

Yaklaşık yarım saat yağan yağmurun, aynı şiddette bir yarım saat daha yağdığını düşünmek bile istemiyorum. Yüce Rabbim Elazığ’a son anlarda acıyıp helak olmasını engelliyor. Aynı şeyleri deprem felaketinde de düşünmüştüm. Ancak gözün gördüğü ve aklında işaret ettiği gerçeklerden kaçamazsınız. Kaçarsanız da bir gün mutlaka hesabını verirsiniz.

Belki adalete ama kesinlikle Cenabı Allah’a verirsiniz. Resmî kurumlarla yazışma yapıp; yaşanacak tüm can ve mal kayıplarının sorumluluğunu üzerimize alıyoruz demekle iş bitmiyor. Kurumun başındaki insanın yapmış olduğu projelerle ilgili olarak mutlaka hesap verilebilirlik mekanizmasının kurulması gerekmektedir.

İcraatçı bir makam olan Belediye Başkanlarının, kendi dönemlerinde yaptığı, taahhüt ettiği, harcadığı, işe aldığı tüm faaliyetleri ile ilgili olarak hesap vermesi gerekmektedir. Görevde bulunduğu süre içerisinde yapmadığı ya da yapamadığı, ancak şehrin acil ihtiyacı olan bir ya da birkaç projeyi neden hayata geçirmediğini; dönem içerisinde yapmış olduğu harcamaları ve gelir getiren hizmetleri ile ilgili dönem sonunda yerel bir televizyon kanalında TARAFSIZ bir medya grubu tarafından soru cevap şeklinde açıklamalıdır.

Günümüzde tarafsız bir komisyon oluşturmak son derece zor olsa da bunu yapmak elzemdir. Zaten ilimizde medya görevini layıkıyla yerine getirmediği için birçok sorun çözülememektedir. Araştırma, toplumun menfaati, projenin ne kadar lüzumlu olduğu vb. konular yeterince dile getirilemediği için bugün birçok sorunla karşı karşıyayız.

Dün akşam haberlerinde izlediğim bir haber bu sorunun sadece Elazığ ile sınırlı olmadığı, ülke genelinde de sıkıntının had safhada olduğunu bir kere daha hatırlattı…

Yapımı tamamlanan Havaalanına iki yıldır tek bir uçak bile inmedi…

Hava alanında görevli 109 personelin ise maaşları tıkır tıkır ödenmekte! Yazıktır günahtır. Bir fabrika yapsanız en azından belki bir ürün üretirsiniz. Bir de ilin milletvekili çıkmış bu projeyi övüyor.

Efendim, bu havaalanı olmasa yatırımcı bu şehre nasıl gelecekmiş? Allah’ım sen aklımıza mukayyet ol.

Elazığ içinde yapılacak projelerde toplum menfaati en üst seviyede düşünülerek, ona göre hareket edilmelidir. Altyapı gerçekten yılların kronikleşmiş bir problemi olarak karşımızda durmaktadır. Bunu tüm toplum olarak hissetmekte ve talep etmekteyiz. Yaşanılacak sıkıntılı süreçlerde de Belediyemizin yanında durup, bu işin olması gerektiğini unutmamalıyız. Süreç akıllıca ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir. Sokağın başına verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz yazmakla iş bitmiyor. Başkan, sanki her sokak kendi evinin sokağı gibi olacak şekilde özen gösterip işi takip etmelidir.

Ancak bununla beraber kullanmakta olduğumuz kamu kaynaklarının da en verimli şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bugün altyapısını yaptığınız bir caddenin asfaltını döktükten birkaç ay sonra tekrar başka bir iş için (Elektrik, doğalgaz, Telekom vb…) kazılmaması gerekmektedir. Bunu düşünmeden o sokağa ikinci bir defa kazmak isterseniz. Elim iki dünyada da yakanızda olacaktır.