Sıcak yaz günlerini geçirdiğimiz şu sıralar, aklıma Elazığ’ımızın muhteşem bir şekilde var olan; ancak bir türlü kullanamadığımız Turizm potansiyelimizi kaleme alma fikri geldi! Zenginlik içerisinde bulunup da fakirlik çekmek böyle bir şeymiş… 

Üç tarafı sularla çevrili, adeta bir yarımada olan ilimizde, bu zenginliğimizin “Turizm” yönünden değerlendirilememesi tam bir muamma…  

Geçtiğimiz yıllarda, Keban Baraj gölünde düzenlenen, sürat teknelerinin yarıştığı müsabaka, ilimiz tanıtımı açısından büyük bir fırsat olsa da, tahminimce eksikliklerin fazla olması nedeni ile sonraki yıllarda bu tarz aktiviteleri göremez olduk.  

Hazar Gölü ise gizli bir Cennet olarak, sadece yöre insanının yararlandığı bir yer haline gelmiş durumda. Oysa gölümüzü gerektiği gibi korumayı ve tanıtmayı başarabilirsek; gerek yaz ve gerekse de kış aylarında ciddi bir potansiyele sahip olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Kışın Hazar Baba Dağı’nda bulunan Kayak Pistlerinde kayarken, yazın gölde Su Sporları ile ilgili aktivite düzenlene Harput’ta bulunan Tarihi yerleri gerektiği gibi tanıttığınız zaman, yüzlerce insana istihdam kapısı sağlayacak ve ilimize Turizm gelirleri açısından çok büyük yararları olacak para girişlerini sağlayabiliriz. Şu anda Harput’ta bulunan birkaç eserin hepsini bir yana bırakın sadece bir tanesi bile sizi bir Turizm Merkezi yapmaya yetecektir. Süt Kalesi’ni mi sayalım? Ulu Camideki Eğri Minareyi mi? Kalenin alt kısmında bulunan Meryem Ana Kilisesini mi sayalım? Buzluk Mağaralarındaki doğal oluşumları mı? Ne yana baksanız değerlendirilebilecek nimetler mevcut…  

Kara Leylek ve Saklı Kapı Kanyonlarını daha saymadım bile… Yol sorunu aşıldığı zaman mutlaka görmek istiyorum. 

Avrupa’da çok gelişmiş olan ve ülkemizde de özellikle pandemi sonrasında atağa geçen Karavan Turizmi noktasında, İlimiz bu rotalara eklenerek; gelecek misafirler için farklı alternatifler üretebiliriz.   

İnanç Turizm’inin gelişmesi içinde sayısız fırsatlarımız var. Hazar Baba Dağına ismini veren ve mezarının dağın üstünde olduğunu duyduğum asıl ismi Azer Baba olan ve Hz. İbrahim’in babası olan zatın mezarının bu dağın üzerinde olduğu söylenmektedir. Biz bunu Dünyaya duyurarak, burada güzel tesisler de kurarak bu zenginliğimizi bir fırsata çeviremez miyiz? 

Cip Köyü tarafında çıkan Termal Su, kaplıca olarak değerlendirilip, kurulacak tesislerle ilimize Turist akını gerçekleştirilemez mi?  

Örnekler çoğaltılabilir, belki benim aklıma gelmeyen ve değerlendirilmesi mümkün olan daha birçok seçenek söyleyebiliriz; önemli olan bu seçenekleri değerlendirerek hayata geçirmek, ülke, bölge ve insanımıza katma değer sağlayacak hale getirebilmektir. Bu noktada iş vatandaşlarımıza, sivil toplum kuruluşlarına, kamu kurumlarına düşmektedir. Kısaca her Elazığlının bu noktada üzerine düşen görevler vardır. İlimizdeki bu zenginlikleri tüm dünyaya tanıtmalı, gerekli yatırımın yapılabilmesi için siyasilere baskı yapmayı ve diğer tüm eksikliklerin giderilebilmesi için de işlerin takipçisi olmak zorundayız. Bu işlerin yoluna girmesi sonrasında kazanan Elazığ, kazanan Elazığlı ve kazanan Türkiye’miz olacaktır. Yeter ki bizler samimiyetle bu işin üzerinde olalım.