Sandık öncesi verilen vaatler, söylenilen cesur sözler ve halk ile iç içe olan diyaloglar kısa bir ara vermişe benziyor. Ara vermiş diyorum ve bu aranın kısa süreli olmasını umuyorum. Zira meclisin ceylan derili koltuklarına alışan vekiller (İstisna olan bir vekilimiz hariç) artık tozlu Elazığ sokaklarına pek uğramaz oluyorlar. Bunu geçmiş yıllardaki tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Seçim öncesi güler yüzlü ifadeler, nedense seçildikten sonra soğuk ve uzak tavırlara kendini bırakıyor…
Vatandaş veli nimettir. Vatandaş size yetkiyi veren asıl söz sahibidir. Vatandaşa hizmet için seçildiğinizi asla unutmamanız gerektir. Vatandaş sizi bakan olarak görmek ister, bu noktada biraz daha fazla hizmet alacağını umarak sevinir ve umutlanır. Elazığlı yıllardır beklediği hizmeti pek göremese de yine de tercihini iktidar kanadından kullanarak yapmıştır. Kararlara saygı duymak demokrasinin gereğidir. Ancak bir vatandaş, bir Elazığ sevdalısı olarak da yapılan ve vaat edilip yapılmayan işlerin de takipçisi olacağımızı buradan açık bir şekilde ifade etmek istiyorum.
Elazığlı hep daha iyisine layıktır. İktidar vekilleri muhalefet vekili gibi davransa da (Deprem sonrası afet bölgesi ilan edilme sürecinde, kameralar önünde, böyle bir tabir yoktur) deme gafında bulunup ta daha sonra, aslında muhalefet vekili olan ve Elazığ’ın sesi olan ve konuyu Cumhurbaşkanına taşıyıp Elazığ’ın afet bölgesi içine dahil edilmesini sağlayan vekilimizi hatırlatırım) aslında Elazığ’ın bir vekili olduğunu bize hissettiren bir vekilimiz olduğunu ve bizleri tekrar temsil edeceğini bilmek gerçekten bir umut ışığı doğmasına sebep oluyor.
Öz eleştiri yapmadan geçmek de istemiyorum. Bir kısım vatandaşımızın takım tutar gibi parti tuttuğunu da gözlemliyorum. Sahada memnuniyetsizliğini dile getiren vatandaş, oy kullanacağı kabine girdiği zaman nedendir bilinmez, tercihi farklılaşabiliyor. Cumhurbaşkanı için kesin kararlı görünen, Cumhurbaşkanını destekleyen Elazığ seçmeni, sandıkta iradesini yansıtıp Cumhurbaşkanına oy verirken; iktidarın milletvekili listesini topa tutuyor…
Bunu açık açık dile getiriyor ancak gidip eleştirdiği listeye oy da veriyor. Bu gerçekten sosyolojik ve psikolojik açıdan farklı yorumlar getireceğiniz bir durum. Araştırmacıların bu konu hakkında çalışma yapmaları, bizlerinde kafalarında oluşan soru işaretlerinin giderilmesine yardımcı olacaktır.
Yüreğinde Elazığ sevdası olan her vatandaşımız, Elazığ’ın suyunu içen, ekmeğini yiyen her insanımız, bu aziz ile yapılan ve de yapılmayan hizmetleri takip etmeli ve tercihini bu yönde değerlendirerek sandığa gitmelidir. Kısacası verdiği oya, yaşadığı ile sahip çıkmalıdır. Dillerde dolanan “SAHİPSİZ ELAZIĞ” sözünün ne kadar içi boş bir deyim olduğunu, Elazığ’ın sahibinin yine Elazığ’lılar olduğunu herkese hissettirmelidir.
Yirmi yıldır mevcut iktidara desteğini esirgemeyen Elazığ, hizmetin en iyisine layıktır. Hizmet yaparken hassasiyete dikkat etmeli; on yıllardır ELAZIĞ ATATÜRK STADYUMU ismini, şark kurnazlığı yaparak, bir ufak hamle ile “ELAZIĞ STADYUMU” olarak değiştirenler bizlerin fark etmediğini sanmamalı! Bu aziz şehre hizmet ederken de dikkatli olmalıdır…
Unutmayın bizler yine ‘TAKİPTE OLACAĞIZ’…