Türkiye’ de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaşmıştır. Toplam nüfusun yüzde 50,1’ ini erkekler, yüzde 49,9’ unu ise kadınlar oluşturmaktadır.

İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı yüzde 93,2 iken belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 7’ den yüzde 6,8’ e düştü. Türkiye nüfusunun yüzde 18,71’ inin yaşadığı İstanbul’da 15 milyon 840 bin 900 kişi ikamet etmektedir.

Türkiye’nin son 10 yıllık nüfus hareketleri incelendiğinde; doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülmektedir. Toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 çocuk iken, 2020 yılında 1,76 çocuk olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Türkiye en fazla yaşlanan nüfusa sahip ülkeler arasına dâhil oldu.

Bu verilerin sosyal ve ekonomik hayattaki etkilerini ise şu şekilde görüyoruz.

·         Türkiye nüfusunun yüzde 15,4’ ünü genç nüfus (15-24 yaş grubu) oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalara göre genç nüfus içinde kendini mutlu olarak beyan edenlerin oranı 2019 yılında yüzde 56,7 iken 2020 yılında yüzde 47,2 olmuştur.

·         Genç nüfusun istihdam oranı 2019 yılında yüzde 33,9 iken 2020 yılında yüzde 29,2’ ye düşmüştür.

·         Avrupa Birliği üyesi 27 ülkeden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İrlanda, Danimarka, Hollanda, Bulgaristan, Çekya ve Letonya’ ya göre Türkiye’nin genç nüfus oranının yüksek olduğu görülmektedir.

·         Gençlerde işgücüne katılma oranı 2019 yılında yüzde 44,4 iken 2020 yılında yüzde 39,1 olmuştur.

·         Gençlerde işsizlik oranı, 2020 yılında yüzde 25,3 olarak gerçekleşmiştir. Ne eğitimde ve ne de istihdamda olan gençlerin oranı 2019’ da yüzde 26 iken 2020’ de yüzde 28,3 olmuştur.

·         Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre 39 bin kişi artarak 3 milyon 777 bin kişi olmuştur. (1)

·         Genç nüfusumuzun azalması bir başka ifade ile nüfusun yenilenmemesi yaşlanmamıza neden olmaktadır. Nüfusun 18-30 yaş arasındaki grubu yaklaşık 18 milyon kişiden oluşmaktadır. Bu nüfus 50 yaşına geldiğinde, işsizlik nedeniyle istihdama girmemiş ve fazla bir birikim yaratmamış olduğundan güvencesi olmayan bu kesim ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Avrupa’nın biriktirmiş zenginliği ve yaşlı nüfusuna bakacak alt yapısı yeteri kadar bir garanti oluşturmaktadır. Oysa ekonomisini borçla çeviren ve yeteri kadar üretmeyen bizim gibi ülkelerin buna çözüm bulmaları gerekmektedir. (2)

·         Öğrenci nüfusumuzun 26,4 milyon (ilk ve orta öğretimde 18,2 milyon, yükseköğretimde 8,2 milyon), toplam nüfusumuzun yarısının ise 30 yaşın altında olduğu dikkate alınırsa, yaklaşık Konya büyüklüğünde olan Hollanda kadar üretmediğimiz takdirde geleceğimizi nasıl sağlama alacağımız sorun olacaktır.

Sonuç olarak, önemli olan nüfusun ne kadar olduğu değil, nüfusun üretip üretmediği veya ne kadar ürettiğidir.

Kaynakça:

(1)     TÜİK – Ocak 2022

(2)     Prof. Dr. Selçuk Şirin