Vergi adaletsizliğinin giderilmesi için emek gelirlerinin sermaye gelirlerine oranla daha düşük oranda vergilendirilmesi gerekir. Bu nedenle ücret gelirleri diğer gelir unsurlarına göre farklı vergilendirilmelidir. 01.01.2006 tarihine kadar gelir vergisi uygulanmasında ikili bir ayırım söz konusu idi. Ücretliler yüzde 15’ten başlayıp, yüzde 20-25-30 ve 35’e kadar “artan oranlı” tarife dediğimiz bir sistemle vergilendirilirken, ticari ticari kazançlar dahil diğer 6 gelir unsuru için; yüzde 20’den başlayarak yüzde 25-30-35 ve 40’a kadar yükselen farklı bir tarife uygulanıyordu.

Daha sonra yapılan değişiklikle 01.01.2006 tarihinden sonra bu ikili tarife yapısı yerine tek tarifeye dayalı bir uygulamaya geçildi. En son 01.01.2020 tarihinden itibaren ise sistem yüzde 15’ten başlayarak, yüzde 20-27-35 ve 40 oranı ile biten bir yapıya dönüştürüldü. Bu sisteme göre kişinin geliri arttıkça bir üst dilime erken tabi olmakta ve daha yüksek oranda vergi ödenmektedir. Vergi dilimleri arasındaki aralığın dar olması nedeniyle kısa sürede vergi yükü artmakta ve çalışanın eline geçen net rakamın düşmesine yol açmaktadır.

25 Aralık 2021’de yayımlanan 7349 sayılı yasa ile bu yılın başından itibaren “asgari ücrete kadar olan ücret istisnası” hayatımıza girdi. Ancak bu istisnanın farklı bir mantıkla “önce istisna yapılıp, sonra kalan tutarın vergilendirilmesi gerekirken bu uygulama yapılmadığı” için ücretliler daha fazla vergi ödemekte ve daha erken üst dilime geçmelerine yol açmaktadır.

Bütün bu adaletsiz vergi uygulamalarına son vermek adına 01.01.2023 tarihinden itibaren ücretlilere uygulanacak vergi tarifesinin ticari ve diğer kazanç unsurlarından farklı olarak düzenlenmesi, böylece mali güç ve vergi adaletine uygun olacak bir sistem in ortaya konulması her kesimin ortak düşüncesi haline gelmiştir.

Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi harcamalar üzerinden alınan “dolaylı vergilerin’’ toplam vergi gelirleri içindeki ağırlığının fazla olması ayrı bir vergi adaletsizliği yaratmaktadır. Avrupa Birliği ortalaması, dolaylı vergilerde yüzde 35’lerde iken uzun yıllardır KDV ve ÖTV’nin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 51-54 oranındadır. Bu yılın ilk 10 ayında tahsil edilen her 100 lira verginin 39 lirası KDV ve 23 lirası ÖTV’den oluşmuştur. (*) Ücretlilerin vergi tarifesinde yaşanan adaletsizliğin yanı sıra dolaylı vergilerdeki vergi yükü ek bir adaletsizliğe neden olmaktadır. Bundan dolayı bir taraftan ücretliler için avantaj sağlayacak ayrı bir vergi tarifesinin düzenlenmesine ve diğer taraftan bu tarifede verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranlarının daha yüksek miktarlarda olmasına ihtiyaç vardır. Özellikle tarifede yer alan ilk yüzde 15’lik dilimin makul bir seviyede tutulması ve bundan sonra gelen dilimlerin ise aynı oranda yüksek belirlenmesi uygun olacaktır.

Kaynakça:

(*) Hazine ve M. Bakanlığı Merkezi Yön. Bütçe Gerçek Raporu