Bir yazarın ardından onun ölümünü anmak hakkında az da olsa iki sözcük karalamak, o kentin ilk görevlerinden olmalıdır.  Nekrolojik yazılar da denilen ve bir ölümün hemen ardından kaleme alınmasıyla anma yazılarından ayrılan bu yazılar yiten kişinin anısına duyulan saygının bir anlatımı, durumunun haber verilmesi, duyulan üzüntüyü paylaşma kaygısı taşır.  Bu yazılarda ölen kişinin sanatından, yaşamından bilinen ya da bilinmeyen yönlerinden bahsedilir.

Bugün ben de bir ölünün ardından yazıyorum. Biliyorsunuz, 21 Nisan’da yerel gazetelerde ve sosyal medyada yalnızca Elazığlıların haberdar olduğu bir ölüm haberi gördük. Gazeteci, yazar Mehmet Topal 71 yaşında yaşamını yitirmişti.

Mehmet Topal’ı en son 25 yıl önce görmüştüm ama sosyal medyada uzun süredir onun paylaşımlarını beğenerek izliyordum. Cumhuriyet ve Atatürk’e karşı derin bağlılığı olan demokrat bir kişiliğin varlığı Elâzığ gibi bir yerde benim için çok önemliydi. Ölümü kentimizin basın dünyasında derin bir boşluk yaratacaktır.

Topal’ın Türkiye’de taşrada Elâzığ Sanat Enstitüsü radyosunda yaptığı sunuculuk ve program yapımcılığı üzerine ciltlerce kitap yazılsa yeridir. Elazığlıları radyo başında saatlerce tutsak eden, inanılmaz bir etkinlikti o yapılanlar. İşte Mehmet Topal bu radyo etkinliğinin en önemli figürlerinden biriydi.

Okuduğuma göre, gazeteciliğe ve sunuculuğa yatkınlığı ve merakı ta Atatürk Ortaokulu’nda ve Elâzığ Lisesi’nde okurken başlayan Mehmet Topal, öğrenciliğinde okulun duvar gazetelerinde yazılarını yayımlıyordu.

Yerel gazetelerden Uluova’da sürekli yazmaya başladığı günden beri alçakgönüllü duruşu ile dikkat çeken yazar Topal, burada muhabirlik, yazarlık, başyazarlık, yazı işleri müdürlüğü gibi basamaklarda görev aldı. Belediyede özel kalem müdürlüğü, basın ve halka ilişkiler müdürlüğü gibi görevler de aldı.

Günlük ulusal gazetelerde, tvlerde çalıştı. Birçok önemli işte ön ayak oldu. Cüzzamla Savaş Derneğinin şube kurucusu oldu, Türkan Saylan’la önemli ve ses getiren söyleşileri oldu.

Dediğim gibi, aynı kentte yaşamamıza karşın kendisi ile yüz yüze 3-4 kez ancak görüşmüş isem de bunlar neredeyse selamlaşmayı geçmemiştir. Ancak Mehmet Topal Atatürk’ün Elazığ’a geldiği 1937 tarihindeki önemli olayı kusursuz bir biçimde aktardığı Atatürk Elazığ’da kitabını yazdı. Elâzığ dilini, sözcüklerini korumak için uğraştı. Dile, kültürel değerlere, tarihe, cumhuriyete, Atatürk’e olan ilgisi hiç azalmadı.

Bu kitap benim de çok yararlandığım, üstüne yazılar yazdığım, aynı konuyu anlatmama aracı olan bir değerdi. Yine sosyal medyada ödün vermez cumhuriyet aşkı, Atatürk sevgisi, yurda bağlılığı ile hepimize örnek oldu.

Dolu dolu işler yapan, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrılan Mehmet Topal’ı rahmetle anıyorum. Saygılarımla…