Artık sıradanlaştı, bünye alıştı demek istiyorum, ancak alışmak zor olacak gibi görünüyor. Aslında karasularımızda yeni bir doğalgaz sahası bulundu manşeti haber bültenlerine de düşmemişti ancak;

Eylül ayına da ‘Zam Kazığı’ ile başladık…

Geçinmek için her türlü yolu deneyen vatandaş, anlaşılan önümüzdeki kışı hem soğukta, hem de karanlıkta geçirmek zorunda kalacak…

Oysa yakın bir zaman önce Rusya ile Doğalgaz alışverişinde Ruble / TL ile ödeme yapılacağını duymuş ve içten içe bu işe sevinmiştik…  

Malum ödemeyi Dolar ile yapmayacağımızdan ötürü, Dolar farkı belki faturalara yansımayacaktı…

Vatandaş için fark etmiyor artık. Gerek dış gerekse iç kaynaklı olsun, Zam milletimizin böğründe büyük bir delik daha açtı.

Maaş zammı komik düzeyde kalan, her türlü ürüne maaş zammından kat be kat fazla zamlanan, nereye ne vereceğini şaşıran vatandaş umarım tepkisini sandıkta gösterir. Bunun başka bir yolu yok. Şüphesiz gelecek olan yönetiminde elinde bir sihirli değnek olmayacak. Ancak bu zorlu dönemlerden kurtulmanın da ceremesini hep beraber çekmeliyiz. Sen (devleti yöneten kadrolar) vatandaştan fedakârlık beklerken, tasarruf etmek ve bunu da halkın bilgisine sunmak zorundasın. Halka porsiyon küçültmek için tavsiyede bulunurken, yazlık saray için bütçe ayıramazsın. Ayırmamalısın!..

Enerji değerli…

Avrupa’da ülkeler peş peşe tasarruf tedbirlerini açıklarken, biz ne yapıyoruz. Malum enerjimizin büyük kısmı dış kaynaklı tüketiliyor. Para yurtdışına gitmekte. Biz de şimdiden tasarruf tedbirleri açıklayamaz mıyız? Bin küsur odalı sarayımızdan başlayarak, ülke genelinde enerji tasarrufu kampanyaları düzenleyemez miyiz? Bir caddede ya da sokakta bulunan aydınlatmaları, gecenin belli bir saatinden sonra 3 te 1 veya yarı yarıya azaltamaz mıyız? Mağaza aydınlatmalarını keza belli bir şekilde düşüremez miyiz? Yapılacak çok güzel şeyler var, yeter ki isteyelim…

Zamların sonunun geleceğini pek de düşünmüyorum. Ekonomi biliminin kuralları çerçevesi dışında, popülist eylemlerle bir yere varılamaz. Ben yaptım demekle, kuru inatla, eleştirilere kulak tıkayarak olumlu bir sonuç alındığının tarihte örneği yoktur. Şüphesi yapılan eylemler tarih sayfalarına yazılmaktadır. Mesele bu aziz milleti zor duruma sokmamaktır. Kafanızdaki bir düşünceyi ya da fikri deneme yanılma yolunu izleyip bir millete dayatamazsınız. Milletin yaşamış olduğu durumları sizde yaşamalısınız. Milletvekili maaşlarının asgari ücret olarak ödendiğini hayal edebiliyor musunuz? Sizce yapılan zamlara sayın vekillerimizin tepkisi ne olurdu? Ya da daha üst kadrolara tek maaş ve asgari ücret ile aylık bağlansa…

Ya devlet işi yapılacak ya da dışarıda kendi ticaretleri ile uğraşacaklardır. Geçinmenin zor olduğu seçenekler bunlar olsa gerek.

Sayın devlet büyüklerimden ricamdır. Zam tabirini tarihe gömelim. Artış diyelim mesela…

Belki milletin psikolojisi düzelir…

Maaşlara artış yapın. Emekliye, işçiye, memura…

Dar gelirlinin gelirini arttırmak için hamle yapın. Sosyal yardımlara artırım yapın. Hoşgörüye artışta tavan yapın. Selam vermek %200 artsın. Değerlerimiz artsın, dinî ve millî ayırımı olmaksızın. Eğitim destekleri artsın. Estetik artsın, sanat artsın, özgür düşünceler artsın…

Korkmayın özgürlükten, uçan kuşlar sayısı artsın…

Yeşile sevgi, doğaya saygı artsın…

Adalet artsın mutlaka…

Eşit ve hızlı bir şekilde. Bereket artsın Yüce Rabbimizden. Dua artsın gönüllerden, halis ve iyi niyet ile… Sevgi dili artsın televizyonlarımızda; kanallardaki dizilerde bizi biz yapan değerlerimizi yansıtan yapımlar artsın. Tarihi doğru yansıtan programlar artsın. Sayın devlet büyüklerimizden bu artırımları yapmalarını istiyoruz. Böyle artırıma can kurban.