Geçen Sezon TFF 3 Lig 1. Grup’ta mücâdele eden Elazığspor sezona başlarken bir hayli sıkıntılıydı…
Sıkıntının farkında olmayanlar, TFF 3. Lig’i “çantada keklik” olarak gördükleri için grubu da zayıf olarak niteliyor, hiç düşünmeden Elazığspor’un “şampiyon” olacağını dahi söyleyebiliyorlardı?
Oysa transfer yasağı olan Elazığspor’un, moda deyimle “bizim çocuklar” diye adlandırdığımız, zorunluluktan dolayı altyapıdan profesyonel takıma yükseltilmiş gençleriyle lig maratonunu sonuna kadar götürmesi çok zordu!..
Transfer yasağını fırsat bilip, kadroya girecek ve çok çalışıp fırsatı değerlendirecek birkaç genci kazanmak, Elazığspor için şampiyonluk kadar kıymetliydi ama gerek gençlerin yeterli çabayı gösterememeleri, gerekse sezonun büyük bölümünde ısrarla takımın başında tutulan teknik adam Cafer AYDIN’ın pedagojik formasyona sahip olmayışı ya da teknik adamların yarışmacı kimlikleriyle riske girmek istememeleri gibi nedenlerle, umulan ve beklenen tam anlamıyla gerçekleşmedi / gerçekleştirilemedi?
Neticede Ara Transfer Dönemi’nde zorunluluktan dolayı kaldırılan transfer yasağıyla birlikte takviye edilen kadro, “bizim çocuklar”ın birçoğunun kenara itilmesiyle sonuçlandı ve bilindiği gibi çok büyük bir dezavantaja rağmen Elazığspor, sezonun son maçında elde ettiği galibiyetle ve ikili averajla mucize gibi bir başarı elde ederek amatöre dönmekten kurtuldu!
Böylece “armayı korumak” ne kadar kıymetliymiş, “yeni” adıyla anılan ya da belediye ismine sığınan çakma kulüplerin veya hülle ile yaşantısını devam ettiren komşu, bölge ve nihâyetinde ülke kulüplerinin tekrar tekrar iflas ettirilen temsilcilerini gördükçe sanırım bugün çok daha iyi anlaşılıyor?
***
İşte kelimenin tam anlamıyla direkten dönen bu Elazığspor’un, geçen sezon elde ettiği başarıyı “bu daha fragman” diye lanse etme yanlışı, bu sezon beklentileri çok daha yükseltti!
Yeni sezona geçen yıl oluşturulan ve ligde kalmayı başaran mevcut oyuncu kadrosuyla başlayan Elazığspor, TFF 3. Lig 1. Grup’taki rakiplerinden çok daha “uyum”lu bir oyuncu kadrosuna sâhip olduğu için elbette avantajlı…
Kadro istikrarının sportîf başarıda büyük etken olduğu unutulmamalı!
Teknik Sorumlu Ramazan ÇELİK’in 1954 Kelkit Belediyespor karşısında sahaya çıkardığı 11, tanıdığımız, bildiğimiz, her Elazığspor Taraftarı’nın da bir çırpıda sayabileceği isimlerden kuruluydu…
Kaleci Hakan’ın önünde; Tandemde Emre ile Yiğitcan 2’lisi, sağda Yüksel, solda Receple tamamlanan 4’lü savunma, tek önlibero Zeki, onların önünde İzzet, Yağızcan, Salih ve İsmet’ten kurulu orta 4‘lü ve tek santrafor Ömer Farukla 4-1-4-1 dizilişindeki Elazığspor, geçen sezon hazırlık dönemi geçirmemiş olan isimlerin, bu yıl hazırlık dönemi çalışmalarını yapmış olmaları dolayısıyla çok daha iyi durumda...
Mesut ile Feyzullah’ın yaşadığı talihsiz olay, bu iki ismin futbolda 15 gün gibi küçümsenmeyecek bir süre antrenmansız kalmalarına sebep olduğu için, affedilerek kadroya alınsalar da oyuna 11’de başlamalarına engel teşkil ettiği gibi performans düşüklüğü için de yeterli sebepti!
***
Tanıdığımız isimlerden kurulu kadrosuyla, bildiğimiz Elazığspor’u izlerken; benim için önemli olan yeni Teknik Sorumlu Ramazan ÇELİK’in takıma kattıkları, dokunuşu ve geçen sezona göre Bordo-Beyazlı Takım’da herhangi bir değişim olup olmadığıydı?
Sistem ve oyun felsefesi konusunda değişim çok kolay olmasa da, Elazığspor’da sezon öncesi hazırlıkları bakımından 2 etap kamp yapma imkânı bulan Ramazan ÇELİK ile ekibi, Sportîf Direktör Alaattin TUTAŞ’ın takımı çok iyi tanıyan bir Teknik Direktör olmasından da istifâde etmiştir / edecektir…
Elazığspor’un “uyum” sorunu olmayan bir takım olarak, beklenen ve umulan performansa ulaşabilmesi bakımından, öyle çok uzun bir süreye ihtiyacı olmasa gerek?

Bir maç da, elde edilen sonuç da ölçü olmaz mutlaka ama 1954 Kelkit Belediyespor’la berabere kaldığımız için çok mutlu olmanın da bir anlamı olmasa gerek!
Elazığspor ilk yarıda üstün olan taraftı ama sağladığı üstünlüğü neticeye taşıyamazsa “alternatif” sorunu olan kadrosuyla bu takım sıkıntı yaşayabilir?
Orta alanı çabuk geçemeyen, aşırı top kaybı yapan, oyunu bırakıp hakemle uğraşan, ayrıca 2. Yarı’da oyuna hâkim olan rakip 1954 Kelkit Belediyespor’un baskısını kıramayan Elazığspor, ilk yarıdaki görüntüsüyle idâre eder ama 2. Yarı’da bir duran top, bir de Feyzullah’ın çaprazdan attığı bir şut dışında rakip kaleye gidememişsek, kendi saha ve seyircimiz önünde oynadığımızı ve pazar günkü maçta ev sahibi ekip olduğumuzu kim iddia edebilir?
Elazığspor’un gerçek kimliğini bulmasını, Teknik Sorumlu Ramazan ÇELİK’in de tanıdığımız isimlerden kurulu kadrosuyla, bildiğimiz Elazığspor’a dokunmasını bekliyoruz!..