Kıymetli TURAN Gazetesi okuyucuları, bizleri derinden etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerden artık dersler çıkarıp gelecek afetlere hazırlanmamız gerekmektedir. Bu amaçla bu hafta sizlere yine BİLİMİN YOLUNDAN VAZGEÇİLMEMESİ gerektiğini belirterek, sağlam zeminlerde YEŞİL DÖNÜŞÜM VE AKILLI ŞEHİRLERLE yani artık HER YÖNÜYLE TEKNOLOJİK ŞEHİRLERLE ülkemizin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Eskinin müteahhitleri ile yani eski tas eski hamam deyimi mantığı ile şehirleşmenin yapılmaması gerektiğini savunmaktayım, çünkü afetlerden önce zihniyeti bozuk olanlar, kolay kolay düzelmezler. Para veya rant sağlamaktan ziyade, halkın canını ve ülkesinin refahını düşünen kişilerin tüm iyi alternatifleri veya planları masaya yatırması gerekir. Siyasi geleceğini halkının veya ülkesinin menfaatine tercih edecek yöneticilerin artık devreye girmesi gerekmektedir.
04 Eylül 2022 tarihli ve 31943 Sayılı Resmî Gazete ’de 2023-2025 dönemi hedefleri kapsayan Orta Vadeli Program açıklanmıştı. Türkiye ekonomisine ilişkin hedef ve politikaların yer aldığı Orta Vadeli Program’ın onaylanmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararında “Yeşil Dönüşüm” başlığı altında şu maddelere yer verilmişti;
1. Net sıfır emisyon hedefine giden yolda orta vadeli düşük karbonlu büyüme stratejisi ortaya konulacak, sektörlerin yeşil dönüşüm için ihtiyaç duyacağı ilave yatırım miktarı tespit edilecek ve rekabet güçlerinin korunması amacıyla çeşitli destek mekanizmaları planlanacaktır.
2. Sektörlerin mevcut en iyi teknikler ve en iyi çevresel uygulamalar çerçevesinde düşük karbonlu üretime geçişi için yol haritaları hazırlanacak ve uygulamalar teşvik edilecektir.
3. 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sürdürülen Ulusal Katkı Beyanı ve Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlık çalışmaları, kalkınma planı başta olmak üzere üst politika belgeleriyle uyumlu olacak şekilde tamamlanacaktır.
4- Yeşil dönüşüm altyapısının oluşturulması için başta tarım, sanayi, ulaştırma ve enerji sektörlerinde olmak üzere yeşil teknoloji Ar-Ge projeleri desteklenmeye devam edilecek, yeşil hidrojen ve enerji depolama gibi emisyon azaltılmasına katkı sağlayan teknolojilerin yatırım ekosistemi geliştirilecektir.
5- Yeşil dönüşüme işgücü piyasasının adil geçişinin sağlanması için gerekli önlemler alınacaktır.
6- İklim finansmanına erişim imkânları özel sektörün ihtiyaçları dikkate alınarak genişletilecek, verimlilik artıran, dönüştürücü nitelikli, katma değeri yüksek, sera gazı emisyon artışını sınırlayan ve yeşil becerileri artıran yatırımlara öncelik verilecektir.
7- Başta ihracat yapan KOBİ’ler olmak üzere firmaların yeşil dönüşüme uyumlarını kolaylaştırmak üzere destek mekanizmaları geliştirilecek ve üretilen ürün ve hizmetlerin değer zincirindeki çevresel ve sosyal risklerin ölçülmesi, analizi ve yönetimi konusundaki kapasite geliştirilecektir.
8- AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizmasına (SKDM) geçiş dönemi iyi değerlendirilerek SKDM’den hızlı etkilenecek sektörler için en düşük maliyetle emisyon azaltımına yönelik politikalar hayata geçirilecektir.
9- SKDM’ye uyum kapsamında etkin işleyen Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi geliştirilecek, mevcut vergilerin karbon vergisine dönüştürülmesi konusunda Türk Vergi Sistemi gözden geçirilecek ve karbon fiyatlandırma araçlarının kalkınma ve yatırım ortamı üzerinde yol açacağı ekonomik ve sosyal etkiler analiz edilecektir.
10- İklim değişikliğinin oluşturacağı olumsuz etkilerden, ülkemiz tarımını ve çiftçilerimizi korumak için tarım sigortasının koruma altına aldığı ürünler ve riskler bazında kapsamı genişletilecektir.
11- Çevresel olarak sürdürülebilir bir iktisadi faaliyetin taşıması gereken nitelikleri belirleyen ve yeşil boyamaya karşı koruma sağlayacak, uluslararası ortak bir sınıflama sistemi ile uyumlu ve ülkemizin özgün ihtiyaçlarını gözeten bilimsel temelli Ulusal Yeşil Taksonomi mevzuatı hazırlanacaktır.
12- Verimliliği artıran ve atık yönetimine katkıda bulunan döngüsel ekonomiye geçiş için bütüncül bir Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı hazırlanacaktır.
13- Yeşil Organize Sanayi Bölgesi ile Yeşil Endüstri Bölgesi sertifikasyon sistemi tamamlanarak; çevreye duyarlı, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi alanları oluşturulmasına hız verilecektir.
14- Doğadaki kaynak kullanımının azaltılması ve geri dönüştürülmüş hammaddelerin ekonomiye kazandırılması amacıyla üretim ve tüketim faaliyetlerinden sonra ortaya çıkan atıklar döngüsel ekonomi ilkelerine uygun süreçler yoluyla tekrar üretim sürecine dâhil edilecek, geri kazanılmış ikincil ürüne ait standartlar belirlenecek, teşvik ve yönlendirme sistemi geliştirilecektir.
15- Sıfır atık uygulamaları hane halkını da kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacaktır.
16- Net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda korunan alan büyüklüğü artırılarak doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve biyolojik çeşitliliğin korunması sağlanacaktır.
17- Karbon emisyonunun azaltılmasına yönelik orman varlığının artırılmasına, yeni yutak alanların oluşturulmasına devam edilecek, fidan ve tohum üretim ve ihracat kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırımlar sürdürülecektir.
18- Ormanların korunması ve yangınlarla mücadele amacıyla kara ve hava taşıt filosunun artırılmasına devam edilecektir.
19- Demiryolu ulaştırması ve kent içi ulaşım başta olmak üzere düşük karbonlu ve sürdürülebilir ulaşım sistemine geçişi kolaylaştıracak teknolojik dönüşümlere yönelik projeler geliştirilecektir.
20- Taşımacılıkta geleneksel yakıt kullanımının azaltılmasını teminen çok modlu taşımacılık terminalleri oluşturularak çevreye duyarlı yol projeleri uygulaması hayata geçirilecektir.
21- Türkiye deniz ticaret filosunun gençleştirilmesi ve geliştirilmesi ile yeşil liman uygulamasına yönelik teşvikler sağlanacak, denizlerimizde düşük emisyon bölgesi çalışmalarına yönelik önlemler alınacaktır.
Teknolojinin nimetlerinden faydalanılarak özellikle son 10 yılda kullanılmaya başlanan çelik yapılar deprem gibi afetlerde çok avantaj sağlamıştır. Yeni Zelanda ve ABD'de yapılan detaylı araştırmalar, bu çelik yapılarda önemli bir hasarın olmamasının, çeliğin yüksek mukavemet/rijitlik oranı, zemin-yapı etkileri ve tasarımda açıkça düşünülenden daha fazla rijitlik/dayanım tutan binalara bağlı olduğunu ortaya koymuştur. Ekstra güç, beton levha etkilerinin ve iç duvarlar ve kaplama gibi yapısal olmayan elemanların varlığının bir sonucuydu.
Teknolojiye ülke olarak yabancı değiliz örneğin son zamanlarda yapılan hava alanları ve hastane inşaatlarında hep akıllı sistemler diyeceğimiz izolatör gibi ekipmanlar kullanılmıştır. İstanbul deprem riski olan bir şehir. Dolayısıyla, ikinci bir uluslararası havalimanı inşaatı onaylandığında, sismik dayanıklılık en önemli önceliklerden biriydi. Bugün Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı depremlerin etkisini azaltmak için “taban izolasyonu” kullanıyor. Taban izolasyonu, bir binanın yapıyı çevreleyen topraktan ayıran yastıklar veya yataklar üzerinde durduğu bir tekniktir. Bu, bir deprem sırasında daha az titremesi ve minimum hasar alması anlamına gelir. Havaalanının mühendislik tasarımcısı olan Arup firması, bir depremin yanal yükünü %80 oranında azaltan 300 izolatörü bir araya getirmiştir. Teorik olarak bu, yapının Richter ölçeğine göre 7.5-8'lik bir depreme dayanabileceğini gösterir. Havaalanı, dünyanın sismik olarak izole edilmiş en büyük yapılarından biridir.
Uzmanlar akıllı kenti tarif ederken, kentin kaynaklarının en iyi biçimde kullanılmasını sağlamak için yollar, köprüler, tüneller, tren yolları, metrolar, iletişim, su, enerji ve önemli binalar gibi altyapıların durumlarının izlenip sistemlerinin bütünleştirilmesi olarak tanımlamaktadır. 
Merkezi ve yerel yönetimlerimizin akıllı kentler konusunda kurumsal olarak geliştirdikleri planlar veya politikalar, bölge sakinlerinin karar alma süreçlerine katılımları ile sağlanmalıdır. Uluslararası şehircilik firmaları ve organizasyonları ile üniversite ve araştırma merkezlerimizde konu ilgili çalışan akademik personellerin katılımı sağlanmalıdır. 
Yine bilim insanları yaptıkları çalışmalarda AKILLI ŞEHİR yaklaşımınını savunurken şehirlerde yaşayanların hayat standartlarını yükseltmek için GELENEKSEL POLİTİKALARI TERK EDİP, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunmuş olduğu fırsatları toplumsal yaşamla bütünleştirdiği için dünyada ve ülkemizde hızla yaygınlaşması gerektiğini vurgulamışlardır. 
Yaşadığımız deprem felaketlerinden sonra karar vericilerin çok acele etmeden şehirleri akıllı şekilde planlamaları ve bunun sonucunda bu akıllı şehirlerin, TEKNOLOJİK YENİLİKLERİN YANINDA, sürdürülebilir enerji kaynaklarına, yeterli yeşil alana, yeterli tarım arazisine/su kaynağına ve depremsellik düşünülerek sağlam zeminli yapılara sahip olması gibi kazançları eldesi ile gelecek nesillerimize tüm boyutları ile mükemmel şehirler sunulabilir.
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinden aldığım yukarıda saymış olduğum 21 madde, 2023-2025 Orta Vadeli Programda Yeşil Dönüşüm ve Akıllı Şehirler başlığı altında verilmiştir. Kâğıt üzerinde oldukça kapsamlı ve iyi hazırlanan bu maddelerin deprem bölgelerindeki yeni yapılaşmada kesinlikle uygulanması gerekmektedir. Özellikle büyük bütçelerin harcanacağı bu şehirleşme hareketinde yeşil dönüşüm altyapısının sağlanarak kısmen de olsa kendi enerjisini sağlayacak fotovoltaik panellerle donatılmış TOKİ binalarının Türkiye’ye ileride enerji anlamında büyük rahatlık sağlayacağı açıktır. Böylece hemen hemen tüm dünya ülkelerinin üzerinde mutabık kaldığı 2050 yılı net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda verilen sözler de tutulmuş olacaktır. Sonuç olarak, dünyamızın ileride CO2 emisyonları yüzünden bizi cezalandırmasını da engellemiş oluruz.
Aşağıda fotoğraflarını verdiğim bazı bina veya konut tiplerinin ülkemiz için de örnek olmasını dileyerek artık şehirlerimizin tüm yönleri ile iyi düşünülüp yapılması ve yüksek katlı binalardan vazgeçilerek, binaların ihtiyacı olan enerjisinin bir kısmının da kendi yapısı üzerinde fotovoltaik paneller ile karşılandığı akıllı binaların hayal olmamasını temenni ediyorum. Ülkemizde bu işi üstlenen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının son zamanlarda Bakanlık isminde şehirciliğin üzerine iklim değişikliği kavramını almış olmasıyla artık yapacağı şehirleşme hareketinde iklim değişikliği mutabakatlarını da düşünerek şehirleri yapılandırması gerekmektedir. 
ESEN kalınız…