Elazığ tarihinde bir çınar düşünün nice yazarlar nice ustalar nice çıraklar nice kalfalar yetiştirmiş… Herkesin iyi tatlı bir anısının olduğu bir hatırasını paylaştığı adeta şehrin hafızası olan bir çınar… Gazi caddesinde gölcük sinemasının camında asılı duran gazeteden şehirde olup biteni öğrenen vatandaş, artık kendinden bir parça hissediyordu bunu!...

1 Mayıs 1930 tarihinde yayın hayatına başlayan Turan gazetesi 94 yılı geride bırakmış ve 95 yılına dün itibariyle girmiştir… 

Dile kolay…  

    Günümüz şartlarına göre kıyaslanamayacak zorluklar içeriyordu bu süreç; zamanın şartları, teknolojinin eksikliği, mesleği gerçekleştirmek için daha çok özveri istiyordu…

Günümüzde, bir tuş ile binlerce kilometre ötesine gönderdiğiniz bir mesaj, çok rahat bir işlemden geçerek, bir olayı kaleme alıp basılı hale getirip vatandaşa ulaştırmak ciddi bir çalışma gerektirmiyor…  Günümüz gazetecileri çok şanslı; cep telefonlarına gelen basın bültenleri, haberle ilgili görseller, elinize ulaşan materyaller haber yapmanızı çok daha kolaylaştırıyor…

    Teknoloji gelişirken bazı niteliklerin de kaybolduğuna inanıyorum. Meslekle ilgisi hiçbir birikimi olmayan herhangi bir vatandaş, saatler içerisinde bir internet sitesi oluşturabilir, ajanslardan alacağı bilgiyle bu siteye haber yükleyebilir ve kendi çapında ben artık gazeteci oldum, ben artık haberci oldum diyebilir… Sizce gazeteci olabilmiş midir? Ya da haberci? Bu iş o kadar kolay mı? Meslek ilkeleri, etik ilkeler, tecrübe, liyakat ve daha sayamayacağım birçok meslek incelikleri tamamen göz ardı ediliyor…

Hal böyle olunca da haber yapma; halka doğru haberi ulaştırma ilkesi ikinci sıraya geriliyor!.. Kişinin maddi çıkarları ön plana taşınıyor ve film burada kopuyor…

Dilin kemiği yok, çok sivri yazılar yazabilirsiniz; bir kişiyi, bir kurumu göğe çıkartırken, diğer bir kişiye veya kurumu yere batıran yazılar yazabilirsiniz; ancak şunu asla unutmamanız gerekir, halkı kandıramazsınız. Satırlara taşıdığınız bilgiler, bir çıkara bir menfaate hizmet ediyorsa halk bunu hissedecektir ve artık size olan güven duygusunu kaybedecektir. Yazdığınız okunmayacak, söylediğiniz duyulmayacak ve etkisizliğiniz artacaktır…

    Neden Turan gazetesi önemli ve etkili diyorum? Çünkü siz bu çınarın altında bu ilkeleri öğreniyorsunuz. Hakkı yazmayı, haklıdan yana yazmayı, meslek ilkelerini, çamur atmamayı, doğrunun yanında dimdik durabilmeyi öğreniyorsunuz…

Olmamış bir şeyi olmuş gibi gösterip; zalimin ekmeğine yağ sürmemeyi öğreniyorsunuz…

Kaç tane Turan Gazetesi gibi bir okul bulabilirsiniz ki? Hele de doğuda…

Kaç tane böyle ulu çınar kaldı ki?

    Demokratik toplumlarda gazetenin önemi çok büyüktür. Görevini layıkıyla yaptığı zaman, halka hizmet yükümlülüğünde olan kişi ve kurumlar bir nevi otomatik denetleme mekanizmasına takılıp halka hesap vereceklerini düşünürler… Algı siyasetini çıkar mekanizmaları lehine yönlendiren medya kuruluşları; topluma en büyük zararı verirler. Eğer basın taraflıysa, haber tarafsa, ülkeye zarar vermekten başka bir şey yapmayacaktır. Ne mutlu kalemin satılık olmayanlara…

Ne mutlu halktan ve haktan yana çalışanlara…

    Bu ulu çınarın gölgesinde bulunmaktan, ona katkı sunmaktan gurur duyuyorum. Nice yıllara Turan gazetesi… Nice yıllara ulu çınar…