DİYAP AĞA'NIN TORUNU

Yunan ordusu Ankara yakınlarına kadar gelince Meclisin Kayseri'ye taşınması söz konusu olmuş. Diyap Ağa da kürsüye çıkarak " Biz buraya vatan için savaşmaya mı geldik, kaçmaya mı " diyerek tarihi bir konuşma yapar ve cesaretiyle takdir toplar. İşte O Diyap Ağa'nın torunu, Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'un girişimi ve gayretiyle Deprem den sonra İstanbul Büyük Şehir Belediyesinden Elazığ da bir okul yaptırma sözü alınır, ardından temeli atılır ve 25 Eylül 2025 tarihin de okul öğretime açılır. Yanlız açılışı biraz buruk olur. Burukluk sebebi, şehrin seçilmişleri ve atanmışları Okul açılışında kaybolmuşlar. Ne hikmetse Baklavacı, kafe, mobilyeci, market....açılışlarında hazır olanlar, Okul gibi bir Eğitim yuvasının açılışın da kaybolmuşlar. Valla istediğiz kadar saklanın bu halk ne kadar saklanırsanız saklanın sizi göri ve sobe diyi.
Buradan Milletvekilimiz Gürsel Erol'a Muhalefet Milletvekili olmasına rağmen, devasa bir okulu şehrimize kazandırdığı için teşekkür ederiz. Kim bu şehir için bir çivi çakarsa ,biz çivi çakanı her zaman takdir ederiz. Milletvekilimiz ne diyi ' Benim Sevdam Elazığ ". Ben de diyim ki, Benim de Kara Sevdam Elazığ. Son bir cümle. Sn Milletvekilim imkanlarınız müsait olduğu zaman Dedenizin Babanızın veya kendinizin adını taşıyan bir okul da şehrimize siz yaptırırsanız yok demeyiz yani. Ağa'nın eli tutulmaz.

****

KURDELE YUTACAM

Hadi gelin size ilginç ve komik bir olay anlatam, biraz gıdazı alın ve pirzola yemiş olun.
Bilmeyen yoktur herhal de. Düğüne nişana giden bekarlar genel de nişan yüzükleri'nin bağlandığı yüzüklerin kurdelelerini kesip alırlar ki kısmetleri açılsın. Gidemeyenlerde gidenlere ısmarlarlar ve aman ha unutmayasın kurdeleden bana da kesip getiresin derler.
Benim keyifli bi arkadaşım var, o da nişana giderken bekar bir kız arkadaşı ondan kurdele istemiş. Muhabbetçi arkadaşımda tutmuş biraz kesmiş ve götürmüş. Normal de kurdeleyi alıp saklaması gereken bekar kız arkadaşı kurdeleyi bilerek bir güzel yutmuş. Acaba tesirini çabuk göstersin diye mi yutmuş onu bilemem. Demek ki evlenmeyi kafaya takmış ondan herhal de. Olayı duyunca aklıma evlenecem evlenecem vermezlerse kaçacam diyen bir kız vardı ya o geldi. Şimdi bir bekar olarak ben de nişandan gelen kurdeleler den biraz yutsam kısmetim açılır mı acaba.

****

GEZEN BÜFELER

Bi ara dillerden düşmeyen bir türkü vardı " Çoğu gitti azı kaldı " diye. Bu türküyü Pertek köprüsü olayına uyarlarsak " Çoğu gitmedi, Çoğu kaldı " olurdu herhalde. Şimdi diyeceksiz ki niye. Milletvekilimiz Gürsel Erol geçenler de bir açıklama yaptı ve dedi ki, günümüz şartların da köprü 10 seneden önce olmaz. Bu açıklamayı duyunca şefinin üzerine kaynar su döken kadın olayı aklıma geldi. Yani benim de başımdan aşağı kaynar suyu Milletvekilimiz döktü.
Yazımın başlığına bakınca köprü, büfe ne alaka demişsinizdir. Valla doğru . Ne alaka. Ne bilem işte, ne zaman Pertek tarafıyla ilgili bir yazı yazsam aklıma köprü geli. Anlayacağız bazıları mermi manyağı oli ben de düşüne düşüne köprü manyağı oldum.
Gelelim gezen büfelere. Geçenler de Pertek tarafından bir esnaf iş yerime alışverişe geldi ve ilginç bir olay anlattı. Bana da çok ilginç geldiği için hemen not aldım ve siz de bilesiz diye ahan da yazim.
Pertek feribotuna binip karşıya geçince karşınıza çıkan ilk ne var ? Tabi ki büfeler. Sekiz, on tane yan yana dizili büfeler. Bu büfeler baraj suyunun yükselmesine bağlı olarak yer değişimiş. Yani suya en yakın, birinci büfe sular yükselince yer değişip en sona gidimiş ve ikinci sırada ki büfe birinci sıraya gelimiş, Su yükselirse birinci sıradaki ne güle güle. Daha kaç sene sonra ilk sıraya gelir Allah bilirmiş. İşte bu olaydan dolayı buradaki büfelere artık ben gezen büfeler diyim. Kısa bir bilgi daha verem. Büfeler tekerlekliymiş. Orda ki büfelerin yer değiştirme olayını, eskiden orda büfesi olan bir arkadaş anlattı. Yani sallamim !