BEDOGİLLER

15 Kasım gecesi, Milli maç ve Bedogiller adlı tiyatro oyunu çakışınca hangisi diye tercih yapmak zorun da kaldım ve tiyatroyu tercih ettim. Zaten Milli takım işi çoktan bitirip play-off 'a kalmış gibiydi. Valla yalan yok, iyi ki tiyatroyu tercih etmişim. Zaten stresler den boğilik, bari biraz nefes alıp gülek diye düşününce tiyatro tercihim isabetli olmuş. İlerleyen dakikalar da yazacağım bir olay da tercihimin mükafatı oldu. Acele etmeyin, ne olduğunu sonlar da yazacam. Zira olay oyunun sonun da oldu. Ala sanat merkezinin oyunlarını genel de kaçırmam, hatta tekrarı olursa gidip ikinciyi de izlerim. Gülme garantili, sanatçıların harika performansları bunu hakedi. Güz adlı oyunlarını iki defa izledim ve tekrarı olsa gene gider izlerim. Mahalli konuları işlemeleri bizi gerçekten çok güldiri işte. Günler önceden Bedogiller oyununun reklamlarını görüp heyecanla bu günü beklemiştim. Hatta afişleri ben de paylaşıp reklam yapmıştım. Bu davranışımın mükafatı olarak da Ala sanat sahiplerinden Erhan Karataş tarafından 6 Bedava biletle ödüllendirildim. Olmaz molmaz, koy yan cebime muhabbetinden sonra doğru tiyatronun yolunu tuttum. Kapıdan yanım da 5 kişiyle salona girişimi görecektiz, zannederdiniz ki Vali , Belediye Başkanı veya Milletvekiliyim. Yok gardaş yok şişirmeyin altı üstü Bir Garip Bedo' yum. Salona girince nahna (lahana) kokusu burnuma geldi ve içimden ne alaka diye geçiştirip yerime oturup oyunu izlemeye başladım. Nahna kokusun da haklı olduğum oyun başlayıp bir sahnesin de Bedri karakterinin rol gereği kesrikli olduğu ortaya çıkınca nahna( lahana ) kokusu almakta haklı olduğum ortaya çıktı. Ben de kesrikli olduğum için nahna kokusunu iyi bilirim. Şimdi ben, Bedo, Bedri, Bedrican dan bahsedince senaryo'yu benim yazdığımı zannetmiyesiz ha. Oyunun adı Bedogiller ve karekterler de yazdığım isimler. Birde kaynana, görümce, doktor ve nuskacı hoca karekterleri vardı. Bedriye'nin kocası, çağası, kaynanası ve görümcesiyle olan dialoğları çok güzel bir şekil de mizahi olarak işlenip isimler de Bedriye, Bedri ve Bedrican olarak olarak konup hepsine birden Bedogiller diyip, oyunun adı yapılmış. Büyük bir keyifle izledik alkışladık. Fazla detay yazmayacam, zira tekrarı olursa gidip izleyesiz diye yazmayam. Oyundan bir kaç ufak not aktarmasam çatlarım. Bir yerde hırsızı tarif ederken, "Siz dörtnala giden atın nallarını çalanlarsız" derken, sünnet olacak çocuk Bedrican "sünnetçi keserse yenisi gelir uzar, annesi de oğlum bu saç mı ki uzar" dialogları bizleri gülmekten yerlere yatırdığını belirteyim. Oyunun sonun da Oğuzhan Gever üçüncü çağam oldu diyince büyük bir alkış aldı. Ben de Güz, Guşşik ve Bedogiller oyunuyla Oğuzhan'ın üç oyununu izlediğim için, içimden demek ki Oğuzhan her oyuna bir çağa yetiştirimiş diye geçirdim. Gelelim başta hele acele etmeyin yazımın sonunda yazacam dediğim olaya. Sanat yönetmeni Erhan Karataş oyunun sonun da oyunu izlemeye gelenlerden, ünlülerin ve emeği geçenlerin adlarını okurken bir baktım "Her oyunumuza yazılarıyla ve paylaşımlarıyla büyük bir katkı sunan yazar ağabeyimiz Bir Garip Bedo da aramızda kendisine teşekkür ederiz " dedi. Ben şok... Tabi kalktım ve alkışlara karşılık verip, sağ elimi kalbimin üstüne koyup dışarı fırlamasına engel olarak büyük bir heyecanla teşekkür işareti yaptım. Yanlız bende ki hava bi milyon oldu onuda belirteyim. Gerçekten onure edilmek hoş bişemiş bir futbolcunun tribünlere çağrılması, bir sanatçının sahnede alkışlanması gibi bir olayı yaşamak benim için unutulmaz bir anı olarak hafızama kazındı. Bedogiller oyununu bizlere izletip güldürten Ala sanat ekibinin değerli sanatçıları Oğuzhan Gever, Yunus Or, Talha Ceylan, İrem Ebiloğlu, Elif Ergün Semih Çınar'ı tebrik eder başarılarının devamını dilerim. İyi ki varsınız mahalli ve mizahi oyunlarınızla kültürümüze büyük bir katkı sunmaktasınız.

HAFTANIN FOTOSU

599F835B 8088 4C39 810D F4A1409Ed547

BEDOGİLLER VE BİR GARİP BEDO