19 Nisan’da Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karara ilişkin Tebliğ’de değişiklik yapılarak, “menkul satışlarda döviz cinsi sözleşmelerin ödemelerinde Türk parası kullanılması zorunluluğu” getirildi. Söz konusu değişiklikle; menkul satış sözleşmeleri kapsamındaki gayrimenkul dışında her türlü mal ve eşya (ticarî mallar dâhil) satışı ile ilgili işlemlerde sözleşme bedeli döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmış olsa dahi buna ilişkin ödeme yükümlülüğünün Türk parası cinsinden yerine getirilmesi zorunlu hale getirildi.

Tebliğ kapsamında yer alan ödemelerin Türk lirası olarak yapılmayarak, bu yükümlülüğe uymayanlara 11.500 TL ile 100.200 TL arasında idari para cezaları uygulanacaktır. Bu para cezalarına sözleşmenin her iki tarafı ayrı ayrı muhatap olacaktır.

Yapılan bu değişiklik, düzenlemenin yayımlandığı 19 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısı ile uygulamaya geçiş için herhangi bir süre tanınmamıştır. Tebliğ’in yürürlük tarihinden önce imzalanmış sözleşmeler kapsamında dolaşıma girmiş bulunan döviz cinsinden kıymetli evraklar, örneğin çek, poliçe ve bonolar kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi şartı aranmayacaktır.

Tebliğ’den sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; yapılan düzenlemenin yürürlük tarihinden önce düzenlenmiş faturalara ait ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi şartı aranmayacağı ve dövizli sözleşmeler kapsamında “dövizli faturalar” düzenlenmesine devam edileceği bildirilmiştir.

Getirilen düzenleme Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında yaptıkları ve yapacakları sözleşmeleri kapsamaktadır. Türkiye’de yerleşik kişiler ile yurt dışında yerleşik kişiler arasında yapılan veya yapılacak sözleşmelerde böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.

Daha önce gündeme getirilen ihracat ve turizm gelirlerinin yüzde 40’ının Merkez Bankası’na satılma uygulamasından sonra şimdi dövize bağlı sözleşmelerle ilgili ödemelerin Türk Lirası olarak yapma zorunluluğu döviz rezervlerinin arttırılmasına yöneliktir. Ancak, girdileri ithalata bağlı olan firmaların Türk Lirası tahsilât yaptıktan sonra yurt dışına yapacakları döviz ödemeleri nedeniyle döviz almak zorunda kalacakları unutulmamalıdır. Bu nedenle söz konusu bu işlemlerden ötürü bankalardan yapılacak döviz alış ve satış kuru arasında oluşan fark ilave bir maliyeti gündeme getirecektir. Türk Lirası’nın kullanımına öncelik getiren “dövize endeksli sözleşmeler” kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi uygulaması yukarıda belirttiğimiz gibi bir kısım firmalarda sorun yaratacaktır. Bu sorunun çözümüne yönelik bir çalışma yapılmasının uygun olacağı görüşündeyiz.