Bu yazıda da Elâzığ Halkevi’nin çıkardığı Altan Dergisi’nin 1 Ocak 1936 tarihli 14. sayısında yer almış Halkevi şiiri var.

Haksız eleştirilere karşın Cumhuriyet Türkiyesi’nin toplumsal ve kültürel yaşamında derin izler bırakan Halkevleri, yeterliliklerine göre; dil ve edebiyat, güzel sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kurslar, kütüphane ve yayın, köycülük, tarih ve müze adı altında tam 9 dalda çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Bu etkinlikler içerisinde, yurdun dört bir yanında birçok halkevi; İstanbul’da “Yeni Türk”, Adana'da “Görüşler”, Çukurova, “Akgünler”, Afyonkarahisar’da “Taşpınar”, Antalya'da “Çağlayan”, “Türk Akdeniz”, Balıkesir’de “Kaynak”, Çorum'da “Çorumlu”, Diyarbakır’da “Karacadağ”, Gaziantep’te “Başpınar”, Kars’ta “Doğuş”, Malatya’da “Derme”, Sivas'ta “4 Eylül”, Elâzığ’da da “Altan” adında dergiler yayımlamışlardır.

Elâziz Halkevi’nin çıkardığı Altan Dergisi’nin 1 Ocak 1936 tarihli 14. Sayısı’nda yer alan bu şiirin Sami Günel tarafından yazılmış olduğunu görüyoruz. 

Daha önce de birçok kez alıntılar yaptığım Elâzığ Halkevi’nin çıkardığı ve günümüzde büyük bir kültürel servet sayılan Altan Dergisi’ni her Elazığlı’nın bilmesi, okuması, yararlanması, hem kent kültürümüz ve tarihimiz, hem de evrensel kültür adına büyük önem taşıyor.  Son derece yalın bir dille yazılmış şiir şöyle:

 

HALKEVLERİ

Halkevleri gençliğe açılan bir kucaktır

Halkevleri her Türk'ün gönlü kadar sıcaktır.

Halkevlerinde ülkü halkın yükselmesidir,

Halkevlerinde yanku halkın kıvanç sesidir.

 

Halkevleri kültürün yükselmenin takıdır

Halkevleri her yerde yüzümüzün akıdır.

Bu yuvada silinir umutsuzluk yaşları

Bu kaynak filizletir çorak kalan başları.

 

On yedi milyonluk halk yenilmeyen bir devdir.

On yedi milyon halkın ideali bu evdir.

Kemal Türkiyesi’nde saray yok Halkevi var,

Burada altı okun anlamı halkı sarar.

 

O altı ok gün başlı Türk’ün şuvağlarıdır,

O altı ok ulusla bu evin bağlarıdır.

Bu bağlarla bağlanan çelikten iki varlık,

Acun ters çevrilse de görmezler hiçbir darlık.

 

 

Ey Türk oğlu gülerek yaşamaksa dileğin

Buraya koş ilgilen bükülmez hiç bileğin.

Bunu kuran çelik el seni kurtaran eldir,

Bil ki taşı toprağı varlığın temelidir.

 

Artık ey nineler kadınlar kızlar

Bu çatı altında uyanın kalkın

Geçmişe baktıkça içiniz sızlar,

O günler pek uzak sanmayın sakın.

 

Bir zaman bir kafeste bir kuklaydınız

Kapkara günleri orada saydınız

Burada hepimizi bir ve aydınız

Halkevi'nden düne gülerek bakın

 

Atatürk gençleri bükülmez kollar,

Doğruluğa gider buradan yollar

 Bilin ki kötüler düşkünü kollar

Onlara hançeriz bu yer bize kın.

 

Halkevi’nde kaynar Türk'ün ülküsü

 Halkevi'dir yurdun önemli süsü

Koşuyor işte halk dilde türküsü

Yurtta Halkevi'ne akın var akın...”

 

Sadi Günel

Altan, N:14 İkinci Kânun 1936, s: 13-14 (Elâzığ)