24 Ocak 2020 tarihinde yaşadığımız felaketi kolay kolay unutacağımızı düşünmüyorum.

Halimiz göründüğü gibi, ortada!..

Halen daha Elazığ sokaklarında yıkılmayı bekleyen hasarlı binalar, yıkıldıktan sonra yapılmayı bekleyen ve boş arsa olarak duran alanlar olduğu gerçeği hepimizce bilinen bir durum.

Yaraları sarmakta ilk adımlarda hızlı olan devlet, iş o yaraları tedavi etmek noktasına geldiğinde hızını kaybetmiş lodos rüzgârı gibi etkinliğini azalttı…

Bu noktada yoğun çalışma içerisinde olan bazı bakan ve vekillerimiz sahada vatandaşın yanında durmaya çalışırken, ilimizde bulunan bakanlardan, Elazığ adına daha çok hizmet talep ederek, daha fazla faydalanabilecekken, bazı vekillerimizde ne hikmettir anlamsız açıklamalarda bulunmaktan çekinmedi…

Neymiş efendim, kanunda AFET BÖLGESİ ibaresi yokmuş…

5 vekilimiz tek yumruk olarak, bakanların karşısında “Elazığ Afet Bölgesi İlan edilecek talebimiz bu! Kesin ve nettir” denildiği zaman ve “bu iş burada çözülmediği zaman Sayın Cumhurbaşkanımıza iletir ve sorunu orada çözeriz.” denildiği zaman sizce bu durumda ne olurdu?

Bazı vekillerimizin siyasi geleceği Elazığ’ın çıkarlarından önde olduğunu bu olaylar vesilesi ile görmüş olduk…

Bu millet cahil değildir!

Her ne kadar iktidara yakın ve şirin gözükmek isteyen bazı sözde bilim adamları “Cahil Halkın ferasetine güveniyorum” deseler de, bu halkın cahili bile haksızlık karşısında gerekli cevabı verebilecek kapasitededir.

Bir kısım halk okumayı ve kanunlarda ne yazdığını çok iyi bilmektedir. Halk, devlete olan saygılarından dolayı sesleri çıkmamakla birlikte gerekli tepkiyi sandıkta vereceklerdir. Yurdumuzun diğer bölgelerinde meydana gelen ve ilimizdeki felaketten çok daha az hasar ve can kaybı bırakan bölgelerde ivedilikle AFET BÖLGESİ ilan edilirken, ne yazık ki Elazığ’a uygulanan bu uygulama ve çifte standart Elazığlılar tarafından unutulmayacaktır!

Deprem sonrasında temeli ivedilikle atılan yaklaşık 24 Bin Konut, kısım kısım tamamlanarak vatandaşa teslim edildi. Ancak yanında birçok planlama hatası ile birlikte, bu hizmetten özde memnun olan vatandaşların sayısı az. Zira bölge afet bölgesi ilan edilmediği için vatandaş yapılan bu evlerin ücretlerini bir şekilde devlete ödeyecek. Oysa Afet Bölgesi ilan edilseydi bu evler vatandaşlarımıza ücretsiz verilebilecekti. Devletimiz bu güçtedir. Sınır ötesinde Suriyelilere binlerce barınak yapan bu kutlu devlet, her daim yanında olan Elazığ çocuğuna da bu güzelliği yapabilecek kapasitededir. Oysa bunun yanında zaten dar gelirli olan vatandaş, planlama hatası yüzünden okul, sağlık ocağı, fırın, manav, kasap, cami ve banka gibi birçok hizmete rahat ulaşamadığı için sıkıntı çekiyor ve bir süre daha bu sıkıntıyı çekeceğe benziyor. Oysa bu konutlar yerinde ve ücretsiz olarak vatandaşa teslim edilse daha iyi olmaz mıydı? Şehrin yaralarının sarılması değil de tedavi edilmesi hedeflenemez miydi?

Kirada olan vatandaşın durumu daha vahim. Depremin üzerinden neredeyse üç yıl geçmesine rağmen halen konteynerlerde yaşamaya çalışan insanlarımız olduğunu unutmadık. Zira konteynerlerin bir kısmı dolu ve halen içerisinde insan yaşıyor. Bu insanlar bu devletin vatandaşları.

Ağalar, beyler, vekiller, çok kıymetli bakanlar bu insanların ahını almayın…

Bu vebal ile asla iflah olamazsınız. Porsiyon azalt, az et ye, kanunda ibare yok…

Ancak yeri ve göğü yaratan ve onların içindekilerin tek sahibi olan Allah var! Unutmayın...