Yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanılan en önemli ve kader seçimleri olacaktır. Bir tarafta 20 küsur yıldır iktidarda olan parti; sonradan oluşmuş eski düşmanların oluşturduğu ve şimdi aralarından su sızmaz birliktelik ile kameralara gülücükler saçan Cumhur İttifakı, diğer tarafta başarı özlemi ve ülke bekası için çırpınan muhalefet bloğu Millet ittifakı…

   Yazımdaki “Ülke Bekası” kısmına özellikle dikkat etmenizi rica ediyorum. Bu seçimde de iktidar kazanırsa, artık ülkenin içerisine gireceği karanlık tüneli ve sonunu tahmin edemiyorum. Doymak bilmez yüksek bir ego; tarihteki örneklerine bakarsanız, ülkelerini ve halklarını ne gibi büyük uçurumlara sürüklemiştir. Bir Firavunu düşünün, kendini Tanrı ilan eden, Hitler ülkesinde yüzde doksanın üzerinde bir oy alarak gelmişti… Güç zehirlenmesi, koltuk ve iktidar hırsı; tarih sahnesinde, sonu belli senaryolarla doludur…

Bir ülke düşünün vatandaşları siyasi liderlerini, tövbe haşa Allah (C.C.) yerine koyuyor, bu duymak isteyen herkes tarafından duyuluyor, lider çıkıp da, “Sen ne diyorsun, haddini bil, ben aciz bir kulum” diyemiyorsa, bu onun hoşuna gittiğini, üst aklından almış olduğu görevi başarı ile yerine getirdiğinin somut bir göstergesi olarak, sırıtarak olayları bin odalı sarayından izlediğini hissettirmektedir. Gavur dediğimiz, dünyanın başına bela olan Amerika Başkanlarının, görev sürelerinde bulundukları Beyaz Saray’a lojman kirası verdiğini bilen kaç tane vatandaşımız vardır…

Devlet resmi protokolü dışında gelen kişilerin yediği yemeğin parasını Başkan kendi maaşından ödediğini söylesem…

Kuru temizleme ve buna benzer nice şahsi işleri için de para ödemek zorunda olduğunu söylesem… Amerikan halkı başkanlarının şahsi harcamalarını ödedikleri vergiden karşılamak istemiyor olmaları sizce nasıl bir davranış? Vay gavurlar vay!

Bu onlara hayranlık değil yanlış anlamayın, adamlar aslında belki farkında belki de farkında olmadan İslam’ın temel ilkelerini uyguluyorlar. Bakınız Hz. Ömer ve adaleti…

   Siyasi çıkarların ülke ve millet faydasının önüne geçtiği, daha birkaç yıl önce biri birilerine olmadık ağır hakaretler eden liderlerin nasıl sırnaşarak keskin u dönüşü yaptıklarına da daha sık şahit oluyoruz.

El insaf…  

‘’Seni yargılamazsam namerdim’’ diyen… liderin bu hareketi tek değil!

Diğer üst düzey görevlileri de iktidar saflarına girmeden, meydanlarda tozu dumana katıp, olmadık vaatler verip halkı kandırmaya çalışıyorlardı…

Adına ne derseniz deyin, bir şekilde insanlar dönüp “tükürdüklerini yaladıklarına” şu dönemlerde sıkça şahit oluyoruz. Tarih bu günleri yazacaktır ve bu yazdıkları içinde yaşayan insanların cehaletlerinin derinliğini, belki onlar da tahmin edemeyeceklerdir.

   Cumhuriyet Halk Partisi 28. Dönem Elazığ Milletvekilliği adaylığı için yapmış olduğum başvuru, Genel Merkezimiz tarafından şimdilik değerlendirilmemiştir. Türkiye, Elazığ ve Cumhuriyet Halk Partisi için her zaman göreve hazır olduğumu bildirmekle beraber, bu değerlerimizin başarısı için elimden geldiği kadar çalışacağıma da söz veriyorum. Her şey Türkiye ve Elazığ için.