Kim nasıl karşılıyor bilmiyorum ama Ramazan ayı gelmesine yakın zamanlarda geçmişte yaptıklarımı tekraren nasıl yaparım diye düşünür dururum. Rutin bir ibadet olarak görmenin oruç ayına haksızlık olacağını da biliyorum. Biz yaştakilerin çocukluk hatıralarından başlayacak olursak camilerde arka saflarda kıldığımız teravih namazlarının tadını şimdilerde en ön saflarda bile alamamanın ezikliği veya tat alamamaya ne dersiniz bilemiyorum. Ben ne diyeceğimi biliyorum ama kendime saklıyorum.
     Elimizde mushaflarımız caminin yolunu tuttuğumuz hocanın önünde diz kırıp dikkatlice takip ettiğimiz mukabele manasını bilmesek bile Kur’an dili olduğunu Allah’ın lisanını gönlümüze nakşederdik. Elbette imanlı insanların varlığı hala vardır ve kıyamete kadar devam edecektir. Kur’an’ı kalbimizin üzerinde tutarak sokaktan eve gelir giderken büyüklerimizin nazarları keşke şimdi de olsa diyenlerdenim. Teravih namazlarından sonraki sohbet meydanlarında yenilen ve içilenlerin zevk içinde sürur verirdi. Şimdilerde değişik tatların ve zevklerin varlığı olduğu da bir gerçektir. Haşa şimdiyi kötülemek niyetim yoktur. Dam başlarında minareye çıkacak olan hocanın akşam ezanını beklemek nasıl bir zevk olduğunu ancak o günleri yaşayanlar bilir elbet. Şimdiki kakafonik metalik seslerden rahatsızlık duymayanların ekseriyet teşkil ettiklerini de biliyorum. Zevki selim sahiplerinin sessizliğinin daha da devam edeceğe benzemesi ayrı bir karanlık olarak en azından benim önümde duruyor. Toplu iftarların pahalı mekânlarda büyük gösterişlerle düzenlendiği günümüzde bir tezat olsa da iftar çadırlarının ya da sokaklarda kurulan masalarda resmi kurumların verdikleri iftarlarda oturanların varlıkları artık kimseyi rahatsız etmiyor. Bu kadar fakiri ne kadar çabuk biriktirdik diye düşünmüyor değilim. Her birimizin bunda kusuru olduğu muhakkaktır. Birlikte bölüşmek yerine sayıları gittikçe çoğalan açlarımızı topluca doyuracak mekânlar açmanın gururunu ilan etmekle övünenler olmak ramazanın mehabetine ne kadar yakışıyor bir türlü bilemedim. Ey ahali bugünkü iftarın tedarikçisi benim diyerek övünenlerin varlığına şahit olmak, tahammül etmek kimselerin zoruna da gitmiyor. 
     Gayrı müslim komşuların bile ramazan sevincine ortak olduklarını biliyoruz. Sevinç ayında sevgilerin çoğalması gerekir. En uzak akrabadan en yakın komşuya kadar ziyaretler gidip gelmeler bu sevginin çoğalmasına vesile teşkil ettiğini hepimiz biliyoruz. Elimizdeki maddi varlığın bize ait olmadığını bilmemiz halinde bölüşmenin zevkini sofralarımıza ortak edeceklerimizle paylaşmak ramazan ayının mehabetindendir. 
     Mukabele, iftar, teravih ramazanın zevkini yaşamak isteyenler için büyük fırsattır. Kutlu ramazan için kutlu olmanız ve gönlünüzce bir ramazan geçirerek bayrama erişmeniz en büyük niyazımdır.