Dünya Miras Sözleşmesi Uygulama Kılavuzu uyarınca, UNESCO Dünya Mirası Listesine girmesi önerilen tarihi, kültürel veya doğal alan ve varlıklar için üç temel kriter aranmaktadır Bunlar;

- Üstün evrensel değer,

- Özgünlük ve 

- Bütünsellik 

Üstün nitelikli evrensel değer; söz konusu alanın dünyada kültürel ya da doğal açıdan neden önemli olduğunu belirten bilimsel bir önermeyi içermektedir. Özgünlük ise alanın neden benzerleri arasında öne çıkan bir farklılık sahibi olduğunun bilimsel bir ifadesidir. Bilimsellik, alanın günümüzde temel nitelikleri dikkate alınarak korunabilme durumunu ifade eden teknik bir değerlendirmeyi içerir. 

Söz konusu alanın bu temel ölçüleri ne derecede taşıdığı, alana ilişkin yapılan arkeoloji, tarih, sanat tarihi, mimarlık tarihi, sosyal bilimler ve ilgili diğer disiplinlerdeki araştırmalarla ortaya konulmaktadır. 

( Kaynak : D.M.S. Uygulama Kılavuzu – Prof. Dr. Kemal Özmen, 2018 )

Bu kriterler UNESCO listesine girmeye aday veya girmiş olan alan ve varlıkların mevcut durumlarını yansıtması açısından son derece önemli olup, ayrıca bunların korunması ve tarihi ve kültürel dokuya daha sonra hasar verilmemesi ve ona uyum sağlanması açısından da önemlidir. Bu açıdan yeni projelerin ve yapılaşmaların mevcut tarihi ve kültürel dokuya ters düşmeden, geri dönüşü olmayan kayıplara neden olmaması gerekir. Bu konuda UNESCO uygulamaları çok katı olup, kesin listeye giren varlık ve alanlar bile tarihi ve kültürel dokuya önem vermedikleri takdirde UNESCO Dünya Mirası Listesinden çıkarılmaktadırlar. UNESCO ve Bakanlık geçici listeye kabul edilen alanların korunmasına ilişkin plan ve projelerin hazırlanmasına ve uygulanmasına özen göstermektedir. 

Öngörülen ağır koşullar arasında, örneğin; alanın veya yörenin o kentin insanlık tarihinin bir veya birden fazla anlamlı dönemini temsil eden yapı tipinin ya da mimari ve teknolojik peyzaj topluluğunun kendilerine sunumunu istemektedir. Bu nedenle sadece geçmişten gelenleri korumak yetmemekte, yeni yapılan uygulamaların da tarihi ve kültürel dokuya uyumu önem kazanmaktadır. 

Oysa, son yıllarda Harput’ta gündeme getirilen bir kısım projelerin tam tersine UNESCO kriterleri ile uyumlu olmadığı görülmektedir. Örneğin; yakın zamanda açılışı yapılan cam seyir terasının hangi düşünce ile bu tarihi kente yapıldığını anlamış değiliz. 

Belirtmeye çalıştığımız nedenlerden dolayı bu ve bundan önce yapılmış olan bir çok yapıtın Harput’un UNESCO sürecini olumsuz etkileyeceğini düşünüyoruz. Bundan ötürü bugüne kadar UNESCO süreci için verdiğimiz çaba ve gayretlerin boşa gideceği endişesi ile üzülüyoruz.