Muhterem okurlar, Gazi Paşa Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Türkiye’nin kendi tarımsal tüketimini karşılaması için ziraat alanında mühim yatırımlar yapmakla yetinmeyip, çiftçiyi kalkındırmak ve eğitmek için Memleket Sandıkları olarak bilinen Ziraat Bankasını ıslah etmiş ve Tarım Bakanlığını kurmuştur. Bütün bunların yanı sıra modern tarımsal uygulamalara örnek teşkil etmesi açısından Atatürk Orman Çiftliğini kurarak çiftçilikle geçimini sağlayan vatandaşlara yol göstermeye çalışmıştır. Bununla da yetinmeyip, hayvan ırklarının ıslahı konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. Bütün bu çalışmaların temelinde kendi kendine yetebilme gayretini arzulamıştır. Zira Kurtuluş Mücadelesi sonrası gezilerden edindiği izlenim Türk vatandaşlarını batılı emperyalist güçlerin işçisi konumunda bulunduğuydu. Kendi vatanında işçi olmamalıydı Türkiye Cumhuriyeti Halkı. Bu iradeyle çok önemli çalışmaları kanunlaştırmıştır.

Şimdi gelelim bu günümüze. Ziraat Bankası bu gün ismine uygun işlerin çok dışında amaçlara hizmet etmektedir. Ziraat haricinde her işe uygun krediyi bulabilmek mümkün. Peki, Tarım Bakanlığımız yeterince aktif hizmet veriyor mu? Şahit olduğum gerçeklerle hayır derim. Hayvancılık faaliyetleriyle ilgili bilgiye yeterince vakıf olmadığım için yorum yapmak haddimize değil. Lakin bu gün ülke genelinde yerli üretimin ciddi manada ve denetim dâhilinde desteklendiğini görmek mucize olur. Sayılardan ibaret raporlar var ama bir de ortada olan ithalat gerçeği var. Yetiyorsa niye dışarından alım yapma gereği duyuyorsun?

Genelden özele doğru hareketle bir de Elazığlımızdaki tarımsal desteklemelere bir göz atalım. Evvela Uluova’dan başlamak isterim zira koca sulama hattı beceriksizlikler ve liyakatsizler yüzünden heba oldu. İdare suçu üreticiye, üretici ise suçu idareye atmaktadır. Bu enkazın temel suçlusu ise kanımca hem üretici hem de idaredir. Üretici vahşi sulama metoduyla topraklarını verimsiz hale getirmekle kalmadı, üzerine düşen borcu da ödemekten imtina etti. Geneli itibariye bu söylemek doğru olmayabilir çünkü üzerine düşeni yapan üreticilerimiz de vardı. İdare ise denetimsizlikten dolayı elektrik borcunu yığılmasına sebep oldu. Bu gün artık Uluova çoraklaşmış duruma gelmiş sadece hububat tarımına uygun konumdadır. Gelelim bir iştahla başlayan Kuzova projesine maalesef sonu görünmeyen karanlık bir tünel. Kuzova’da aslında dikkatimi çok cezbeden ve hoşuma giden bir proje var. Elazığ Belediyesinin yaptığı sera sistemidir. Ancak bu sistemi üreticinin kurması oldukça zordur. Çünkü büyük maliyet gerektirmektedir. İşte bu aşamada Ziraat Bankası ve TKDK’nın üzerine mühim vazifeler düşmektedir. Bu gün marketlerde sera ürünlerini cebimizden çok fazla götürüyorsa düşünmek gerekir.

Çözüm adına şehrimizde yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade ederek, tarımsal uygulamaların yapılması, çiftçiler için tarla başı eğitim uygulamalarına ağırlık verilmesi, ekili olmayan alanlarda neler yapılabileceğine dair beyin fırtınası yapılması, ithalatın azaltılarak, yerli üretici için pazar payının genişletilmesi zaruridir.

Yerli üretimin refahla birleştiği yarınlarda buluşmak dileğiyle…