Muhterem okurlar, malumunuz olduğu üzere hızlı bir süreç sonrasında ülkemizde yerel seçimler tamamlanmıştır. Kazanan bütün adayları, yazımıza giriş yapmadan önce demokrasi adına tebrik eder, çalışmalarında muvaffakiyetler dilerim.

Değerli hemşerilerim vakıf olduğumuz üzere bu yerel seçimde Elazığ genelinde iktidar partisi büyük oy kaybına uğramıştır. Hemen hemen bütün ilçe ve belde belediyelerinde iktidar partisinin oylarının eridiğini gördük. Yine bu seçim atmosferinin Ramazan Ayına denk gelmesinden midir veyahut kırgınlıktan mıdır bilinmez hemşerilerimizin büyük bir çoğunluğa da sandığa gitmemeyi tercih etmiştir ki demokrasi adına mühim bir durumdur. Nihayetinde artık partiler açısından yerel seçim sonrası özeleştiri yapma ve sorunları gidermenin başlangıcıdır. Bu süreçte de sadece kişiler üzerinden kritik yapmak ve seçim yenilgisini adaylara yüklemek doğru olmaz. Zira seçim yerelden ziyade özelde kazanılan bir süreçtir. Kısaca yereldeki adayın tek başına kuvvetli olması kâfi olmaz, partisinin de adayını bütün kuvvetiyle desteklemesi gerekir. Haksız mıyım?  İktidar Partisi açısından bir diğer yanlış ise aday belirleme sürecinin başlangıcında yapılmıştır. Zira vatandaşın destek verdiği kişileri aday göstermek yerine sürekli aynı adaylara takılı kalarak,  benim dediğim kişiler aday olacak diye diretmenin sonucudur bu yenilgi. Ne demişti bir çok İslam Filozofunu etkileyen Filozof Heraklitos; değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir. Siyasi üslup ve nezaketsizliğin, insanlara tepeden bakmanın sonucudur bu yenilgi. Vatandaşla bağlantıyı koparmanın bir sonucudur bu yenilgi. Özetle bencilliğin ve benciliğin sonucudur. Neden aday belirleme sürecinde bir ön seçim yapılmıyor artık? Niye yapılsın ki zaten ceketimizi assak kazanırız diye düşünmenin bir sonucudur bu yenilgi? 

Kazanan adaylara da parti ayırt etmeksizin naçizane bazı uyarılar da bulunalım. Sizden öncekilerin düştüğü enaniyet ve kibir illetinden mümkün olduğunca uzak durunuz. Millet menfaatinin olmadığı işlerde muazzam borçlanmalara giderek hareket etmeyin! Unutmayın ki gelecek nesiller yaptıklarınızdan haberdar olarak sizi yâd edecektir. Borçlu bir nesil bırakmak kadar utanç verici bir durum içine düşmemeniz gerekir. Şeffaf davranıp, borçlarınızı ilan ediniz. Geldiğimde böyle aldım, gittiğimde bunu bırakıyorum diyebilecek itibarınız olsun. Kamu borçlanmalarını borçtan saymıyoruz demeyin! Unutmayın ki borç yiğidin kamçısıdır. Mümkün olduğunca bulunduğunuz yerlerde istihdam olanağı sağlamaya çalışın. Bunu yaparken de liyakat esasını göz ardı etmeyin! Üretimin olmadığı medeniyetler yok olmaya mahkûmdur. Özelleştirme denilen illet batının kapitalist sistemine uyum sağlamak demektir, uzak durun! Birilerine parmak sallayarak, ayar verme sevdasında olmayın!!!

Kalın Sağlıcakla…