Kıymetli okurlar, bela ve musibetin nereden geleceğini tahmin etmek âdemoğlu için oldukça güç bir mevzu olsa da bazen yaşadığımız olaylar ‘’Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir’’ cümlesini teyit eder mahiyettedir. Nitekim Elâzığ’ımız maalesef son dönemlerde hazımsız ve haset âdemlerin cirit attığı bir şehir haline gelmiştir. Kültür ve musiki şehri olan kentimize tasallut eden bu insan kitlesi nasıl ve ne şekilde yetişti diye de düşünmeden edemiyor insan. Özellikle kentin genişlemesiyle artan bu kitle, iyi gelişmeleri ve başarıları sindirmekte ciddi hazımsızlık yaşamaktadır. Bu türden insanların gözünde yapılan çalışmalar başarılı olsa dahi kişilerin siyasal görüşlerine göre takdir görmemeli ya da tenkit edilmelidir. Ne ara bu kadar acımasız bir topluluk haline geldiğimizi anlayabilmek ise oldukça güçtür.

Nitekim geçenlerde bir ulusal kanalda yayınlanan komedi programından köyünden çıkarak, dünya çapında başarılara imza atmış üç kişinin köyüne dönerek, çalışmaları hakkında köylüyü bilgilendirdiği bir oyun sergilendi. Her kişi çıktıkları topraklardan hangi başarılı çalışmalar yaptığını detaylı olarak anlatırken tam da bizim sekiz köşeli kasketi takmış bir ağabey ‘’Ne var bunda on dakika gibi bir sürede bende yaparım’’ deyip, ha bire söylendi. İşte tam olarak anlatmak istediğim şey diye düşünüverdim. Alanında uzman olanların konuşturulmadığı, uzman olmayanların uzmanlık aldığı bir kitle oluştu son otuz beş yıllık dönemde. Her konuda konuşma gereği duyan, çıkan farklı seslere saygısı olmayan, sürekli ilgisiz konuları da ekleyerek konuşma gereği duyan bu kitlenin kaynağını merak etmemek elde mi? Eleştiriye saygı duyulur lakin edep sınırları dâhilinde. Ancak bu kitle iki kelimeyi imla kurallarına göre yazmaktan bile aciz ama gel gör ki her konuda muazzam bilgisi var. Kendilerini pazarlama konusunda da oldukça maharetliler. Öyle palavralar sallıyorlar ki akıl işi değil. Öyle çalışmalar yapıyorlar ki ağzımız açık bakıyoruz. Alacaklarını alana kadar yalakalık konusunda muazzam bir gayret gösterme eğiliminde oluyorlar. Hak etmedikleri makamları aldıktan sonra ise zalimleşme ve zulmetme eğilimi devreye giriyor. Yani işin özeti eğitimleri yok ama fikirleri var. Eğitim öğrenmeye ve kendini ispat etmeye dayalı olmadığı sürece daha çok göreceğiz böyle tipleri. Zira bu insanları kıskanç yapıları, her türlü iftira ve karalamayı itinayla yapacak mahiyettedir.

Sağlıkla kalınız…