Değerli okurlar; ölüm, hiç beklenmeyen bir anda gelen kaçınılmaz bir sondur. Aslında, yaşa bakmaksızın her ölüm herkes için erken olarak görülür, lakin unutmamak gerekir ki ölüm insanoğlunun fani olduğunun da bariz teyididir. Bu sebepten dolayı, mutlak bir şekilde Yaratıcıya tevekkül etmeyi ve her an için hazırlıklı olmayı gerektirir. Bu minvalde benim için ayrı bir öneme haiz olan ve birçok hafızın yetişmesine katkı sağlayan ve Akçakiraz Kuran Kursu Yöneticisi olan Yusuf Yazar Hoca başta olmak üzere kardeşi Bayram Yazar Hocanın bu yalan dünyaya gelişleri ve gidişleri üzerine şiirsel bir üslupla kısa birkaç kelam etmek isterim.

Çok cana dokunurdu insanlara yaklaşım tarzları ve samimiyetleri. Hiçbir zaman incinmedim ömrümün giden kısmında kendilerinden, kalanının ne olduğunu bilmeden. Çoğunlukla aynıydı dünyaya dair bakışımız lakin farklı düşüncelere de saygı gösterdik her zaman. Ve çok küçüktüm ilk gördüğümde kendilerini. Kandiller gibiydiler; mum misali aydınlatırlardı çevrelerini.  Hayatın zor zamanlarıydı, ayakta kalmak gerek deyip, çaba gösterdiler. Her işin anlayanı olup, işi olanla hemhal oldular. Bu kadarıyla da yetinilmez ki deyip, hafızalarındakilerle hafızlar yetiştirilmesine vesile oldular. Öyle hızlı aktı ki zaman. Zamansız geldi ayrılık vakti. Gönderen önceden gel demişti küçüğüne, sonra sen de gel dedi büyüğüne. Aslında büyüğü de hasretti küçüğüne zira ansızın ve elim bir kazada terk eylemişti, kardeşten öte olan arkadaşı onu. Hüzünlüydü lakin hayata devam etmeliydi, can evindeki sıkıntılara rağmen. Bundan mütevellit paylaşırdı her zaman Yusuf Suresi’ni. Çok da uzun sürmedi hasretlik, suredeki gibi sona erdi artık bütün sıkıntılar ve özlemler. Aldık kara haberini bir akşamüstü ve hüznün gölgesi üstümüze düştü. Sultan ile geldiler dünyaya ve Sultanlar gibi gittiler. Dilimde ise gidişlerine ithafen yazarını hatırlayamadığım şiirden beyit;

"Ölüm Allah'ın emri,
"Ayrılık olmasaydı."

Kalın Sağlıcakla…