Kişinin hayata bakış açısı son derece önemlidir. Bir kâğıda yazılı 6 rakamını, karşınızdaki 9 görebilir ve bu onun yanlış gördüğü anlamına gelmemektedir. Mesele ortak akılda, ülke çıkarları ve milli menfaatlerde birleşebilmektir. Üzerinde yaşadığımız ve bekasını için yüzyıllardır çok büyük bedeller dediğimiz bu topraklar; üzerinde huzur içerisinde verimli ve varlıklı yaşamak dururken, tamamen yanlış idare ve alınan kötü sonuçların sonucunda, halkımızın büyük bir çoğunluğu ciddi şekilde sıkıntı içinde yaşamaktadır.

    “Caddelere çıkıyorsunuz, sokaklar insan dolu, lokantalar pastaneler kafeler ağzına kadar dolu, lüks arabalar ardı ardına yollarda yayaya geçit bile vermiyor…” diyeceksiniz… Bak halk refah içerisinde, ne kadar güzel… Oysa bir ilin nüfusuna vurduğunuz zaman çok küçük bir azınlık bu şekilde yaşamakta. Kendimizden örnek verelim. Elazığ merkez nüfusu 350.000 civarında bunun %10’u 35.000 kişiye tekabül eder; sizce Elazığ’da bütün kafeleri lokantaları lüks mağazalar doldurursanız bunlar içinde kaç kişi vardır? 5.000 ya da 10.000?.. Elazığ’da sizce kaç tane lan lüks araç var? Trafiğe kayıtlı kaç tane lüks seğment araç var 3.000 tane ya da 5.000… Hadi daha iyimser olalım %10 olmasın da %20 olsun 70.000 kişi rahat yaşıyor diyelim… Geriye kalan 280.000 kişi belki de kıt kanaat geçinmekte, borcu gırtlağa dayanmış ve ay sonunu nasıl getiririm derdindedir. Bu oranlar sizi tatmin edebilir ya da üzebilir ama görünen acı bir gerçek var ki bir yanda insanlar hiçbir parasal sıkıntı çekmeden hiçbir zorluk çekmeden yaşarken diğer tarafta insanlar sıkıntı ve yoklukla ay sonunu nasıl getireceğini çocuğuna nasıl açık vereceğini kara kara düşünüyorlarsa toplumsal barış bir yerde zarar görecektir. Toplumsal barışı da geçin, vicdan buna ne diyor? İlahi adalet sizce bunu değerlendirmez mi? Başımıza gelen türlü musibetler bize bir uyarı değil mi sizce?..

    Az önce ulusal haber kanallarında okudum, önümüzdeki yaz geçireceğimiz en sıcak yaz günleri olacak. Sıcaklık adeta dünyayı kavuracak. Mazlumlar kavrulurken bir tarafta rahat yaşayabilir miyiz sizce? Şimdi Gazze gözümüzün önünde korkunç bir dram yaşanıyor; peki ya görmediklerimiz? Dünyanın diğer bölgelerinde haksızlığa uğrayan, zülüm gören, acı çeken insanların hesabını Allah sormaz mı? Sorar sevgili okurlarım; sorar hem de öyle bir sorar ki nasıl olduğunu bile anlamazsınız. Toplumu mümkün olduğu kadar düzeltmek için açgözlülüğü ve israfı bırakmalıyız. Terk etmeliyiz kötü huylarımızı…

    Bu konudalarda Türk milleti tarihte her zaman insanlığa öncü olmuştur. Zulmün karşısında dimdik durarak, adaleti tanzim ederek, hakkı hak bilip batılla savaşarak yapmıştır bunu… Şimdi bu söylemleri diline dolayan bazı insanlara bakıyorsunuz, bunu tamamen kendi menfaatleri ve şahsi çıkarları için kullanıyorlar, bu da vicdanları yaralıyor… Bu gidişat acaba ne zaman düzelecek? diye kendi kendimize sorup bir kurtarıcı mı bekliyoruz? İşe kendimizi, ailemizi, yakın çevremizi düzeltmekle başlayamaz mıyız? Haktan yana olarak, iyilikten yana olarak, mazlumdan yana olarak bir adım atamaz mıyız? Nemrut’un ateşine bir karınca misali su taşıyamaz mıyız? Durum onu gösteriyor kim bu kafayla zor… Ama yine de bu yönde çalışmak zorundayız… Başka bir yol bileniniz varsa; gelsin söylesin gayri!..