TEMEL ATMA

Fırtına dindi mi? Ortalık yatıştı mı? Alper Tunga öldü mü? Evden çıkam mı?

O neydi öyle…

Afişler, billboardlar, tweetler…

Sosyal Medya alt tarafı okul temeli atılacaktı!

Adamlar gelip sessiz sedasız temel atıp gidecekti. Birilerinin sayesinde, bir anda ortaya çıkan durumdan faydalanarak o biçim şov yapma imkânı buldular. Bende diyidim ne hoş kalabalık gelmişler esnaf bayram eder kapalı çarşı şenlenir. Oteller, lokantalar para kazanır. Yüzlerce sekiz köşe şapka satılır. Şehre biraz nakit girdisi olur.

Zaten bu okul için illaki geleceklerdi. Yaratılan ortamın kime ne gibi faydası oldu kestirmek zor. İki tarafta biz kazandık diyi. En iyisi mi biz ‘’Vara’’ gidek, pozisyonlar tekrar incelensin. Hatta Erman hoca yorumlasın.

Bizim TV Programcıları da az değiller ha! Hemen akşamı çıkardılar Genel Başkanı ekranlara, aldılar araya…

Biri sağdan biri soldan sorup durdular. Genel Başkan’ın ta çocukluğuna kadar indiler. Sayelerinde bizde epeyi şey öğrendik. Genel Başkan yedi kardeşmiş, babası memurmuş, zor şartlarda Elazığ Ticaret Lisesi’ni bitirmiş ve üniversiteye gitmiş. Kütüphanemizde çalıkuşunu okumuş, Kültür mahallesi, Gazi caddesi, Harput diyeceğim şu ki başkanın Elazığ da girip çıkmadığı yer kalmamış. Diyiki; ‘’Sizin kadar bende Elazığlıyım, sorunlarınızı sizden iyi bilim, bende çimentonun tozunu yutmuşum, Bakanlık hasretiyle yanıp tutuşmuşum, o ki size Bakanlık vermiler bende başkan olup size Elazığlı bakan hediye edeceğim.’’

Güya bizim TV’ciler sorularla sıkıştıracaklardı! Ama ne yazık ki o da geri tepti. Hop orda da şovunu yapıp akşam uçağa atladığı gibi döndü gitti Ankara’ya.

İnşallah eli boş göndermemişsinizdir!

Gerçi o istediğini aldı ama yine de siz bohçasına yöresel ürünlerimizden orcik, badem şekeri, çedene kahvesi, kuru dut, pestil koyaydız. Birde sekiz köşe şapkamızı taktırsaydınız. Hiç değilse Ankara’ya döndüğünde kolu komşuya ikram eder, ‘’Bakın size Elazığ’dan neler getirdim neler derdi…’’ Bizimde reklamımız olurdu. Sekiz köşe şapkayıda arkadaşlarına gösterip; ‘’Bakın bakın şapkadan size oy çıkaracağım.’’ Derdi!

İnanın ben bu temel atma işinden bir şey anladıysam ne olam. Temel atma değil de sanki buraya temelli yerleşmeye gelmişler gibi bir şey oldu bence. Ya sizce?

***                                         

 PATRON BENİ UNUTTU!

Hadi anladık patron. Çok önemli bir mevzu için o otelde vekilimizle, esnaflarla basınla bir araya geldiz. Hem de senin öncülüğünde. Konu yöresel ürünler fuarı için Ankara, İstanbul ve İzmir’de destek bulmaktı. Aradığınız desteği de muhalefet vekilimizden bulduz. Buraya kadar her şey normal işlerde tıkırında da gitti. Sözleri de alıp güle oynaya otelden de çıktınız ve bu keyfin üstüne bir kafeye çay içmeye de gittiz…

Eyvallah! Peki, yanan çağırıp iştirak etmesini istediğin yazarını nasıl otelde unuttun? Onu bana izah et.

O mübarek de toplantıya gidi, salona girmi havuz başında çay içi. Tabi onda da biraz yamukluk olmuş ama olsun sen o yazarını nasıl otelde unuttun patron? Hani diyem kafan iyiydi ama bir şey de içmedin! Zaten içmezsin onu da bilim. Sen o dakika neyin sarhoşluğunu yaşidinde unuttun?

Zafer sarhoşluğumu yoksam vekilimizin destek sözünün sarhoşluğumu anlamadım gitti…

Sana bişe diyem, iyi ki o yazarın Havuz başında unutmuşsun. Adam sonradan orda gördükleriyle kendine bir sürü malzeme çıkarmış. Kulisleri, insanları izlemiş ve içinden sağ olasın patron Ekrem KATI...

İyi ki beni otelde unutmuşsun demiş ve mevzuyu köşesine taşımış.

HAFTANIN FIKRASI:

Adamın biri bir gün Karadeniz Bölgesinde gezmeye gider. Arabası ile ilerlerken bakar bir uçurumun kenarında muhteşem bir manzara ve de bir grup yöreli davul zurna kemençe horon tepiyorlar. Çeker arabasını ve başlar seyretmeye, ama o da ne? Adamlar bir tur atıp geliyorlar uçurumun başına ve halayın başındakini atıyorlar aşağıya…

Sonra bir tur daha ve yine bir adam aşağıya…

Turist dayanamaz yaklaşır yanlarına sorar; ‘’Kardeşim ne diye atıyorsunuz adamları aşağıya?’’

İçlerinden biri cevap verir; ‘’Haçan biz burada TEMEL ATMA töreni yapayruk…’’

HAFTANIN FOTOĞRAFI: