GAZETE ARADIM
Bir akrabam tuttu beni akşam yemeğine davet etti. Gelirken bana iki tane gazete getir dedi. İlçede olduğu için orada günlük gazete yokmuş.
Neyse, gideceğim gün gazeteleri almak için dükkânımdan çıkıp gazete almaya gittim. En yakın yerden Akar Oteli’nin önünden Yeni Camii’nin oraya kadar çıktım, gazete yok. Şehit İlhanlar Caddesi’ne girip yukarıdaki şelaleye kadar gittim, gazete yok. Büyük Çarşı’nın önünden İzzetpaşa Camii’nin önüne kadar gittim, gazete yok.
Son bir şans olarak arabamla İstasyon Caddesi’nden geçerken alırım dedim ama İstasyon Caddesi’nde de yoktu. Bir tek yerde sadece mahalli bir gazete gördük ama akrabam ulusal bir gazeteyi sipariş ettiği için mahalli gazeteyi almadım.
Gideceğim ilçemiz Sivrice’ydi. Aklıma Ağın geldi. Yıllar önce bu ilçemize gittiğimde, buradaki bir büfede tüm ulusal gazetelerin satıldığını görüp bu aydın ilçemizde günlük gazete satılmasını bir köşe yazımda yazmıştım. O olay aklıma gelince, şehir merkezinde günlük gazete bulma ümidimi kaybedince gidip Ağın’dan alıp Sivrice’ye geçeyim diye düşündüm ama randevuma geç kalırım diye gazete alamadan Sivrice’ye gittim.
Şimdi akrabam kesin, “Bu adam ne kadar cimriymiş, biz adamı yemeğe davet ettik, adam iki tane gazete almadan gelmiş” diye aklından geçirmiştir. Allah’tan yanımda sokak sokak gazete aradığımı gören arkadaşım vardı ve sorsalar, “Vallahi gardaş, ahan size şahit, gazete aradım bulamadım” deme şansım vardı.
Yav, eskiden adım başı gazete satılırdı ve hatta gazeteciler gazeteleri ta dükkânımıza getirirlerdi. Yalan olmaya, günde en az 4-5 tane alıp okurdum. Türkiye’de iki şeyde büyük bir düşüş var. Biri üç çocuk yapma olayı, ikincisi de gazete alıp okuma olayı. Mahalli gazetelerimizin bile okunma, satılma sayısı rekorlar kırarken bugün dip yapmış. Nerede o Turan Gazetesi’nin camlara asılan sayfalarının bile okunma rekorları kırdığı günler…

*****

PARÇALA BEHÇET
Ben yaştakiler iyi hatırlar. Seksenli yıllarda sinemalarda erotik ve porno filmler furyası vardı. Bazıları birbirine gittiği filmleri sulandıra sulandıra anlatırdı, gitmeyen de hemen kalkıp anlatılan filmi izlemeye giderdi. Nice seks artistleri, filmleri geldi geçti; gördük, duyduk.
Tahminime göre o dönem darbenin acıları unutulsun diye bu filmlerin akımı başlatılmış olabilirdi. Yani kısaca “savaşma, seviş” dönemi yaşanmıştı.
Bugünlerde ise acayip olaylar oli ve sosyal medya, ünlülerin yazışmaları olduğu iddia edilen paylaşımlarla dolmuş taşmış. İnsan önüne düşünce ister istemez merak edip bir göz ati. Aman yarabbim, o ne yazışmalar; belden aşağı muhabbetler.
Bir dönem Parçala Behçet filmleri vardı ya… İnanın, eğer o filmlerde oynayanlar yaşasaydı, bunların eline su bile dökemez ve “Yav, ben de film mi çevirmişim?” deyip topuğuna tükürürdü.
Uyuşturucu olayları da ayrı bir mevzu.

*****

SEZEN

İstanbul’da, Boğaz’da denizin kenarında oturup yazı yazmak bana da nasip oldu ya; artık ölsem de gözüm açık gitmem.
Başlık Sezen olunca şimdi diyeceksiniz: “Minik Serçe Sezen Aksu’yu mu gördün, o seni görünce ‘GİT’ mi dedi?” Yok gardaş yok… Ne Sezen Aksu’yu gördüm ne de o bana “git” dedi. Zaten sanatçı Sezen Hanım, benim bildiğim kadarıyla İzmir’de yaşi. Benim olayım ise İstanbul’da geçti.
Gelelim bizim Sezen’e… Bizim Sezen, ailemizin son gelini. Yeğenim Berkay’ın hanımı oldu. Önce yeni çifti bi tebrik edem.
Gelinimiz Sezen’e buradan kocaman bir teşekkür yollayacağım. Diyeceksiniz ki niye?
Ahan da yazim. Rekorum da (evlenmeme) gözü olan ve kırka merdiven dayayan yeğenimi kulağından tuttuğu gibi nikâh masasına oturtup “dünya evine” sokarak en büyük rakibimi ortadan kaldırdı ve beni rakipsiz bıraktı. Sezen’lerin sayısının artmasını temenni ederim.
Bu yazımı yazıp bir kenara, yayımlanması için koyduktan sonra ilginç bir durum yakaladım ve yazıya eklemeye karar verdim. Biraz kopukluk olmuş olabilir, kusura bakmayın.
Bizim yeni gelin Sezen, adının nereden geldiğini tuttu bana anlattı ve dedi ki:
“Dayı, benim rahmetli babam Sezen Aksu hayranıymış. Çok istemiş gidip onunla tanışmak, canlı dinlemek ama bir türlü hayalini gerçekleştirememiş. Bu hayalle yaşarken ben doğmuşum ve benim adımı Sezen Aksu’ya olan hayranlığından dolayı Sezen koymuş.”
Bence rahmetli platonik bir aşk yaşamış.